tag:blogger.com,1999:blog-55939861450439365672024-03-14T01:32:23.336+03:00Dünden Bugüne MersinMersin'in 1850'lerden başlayıp bugünlere uzanan yükselişinin öyküsünü burada bulabilirsiniz...Cacavshttp://www.blogger.com/profile/08692225253544873775noreply@blogger.comBlogger52125tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-31890730110114163512018-03-04T13:46:00.000+03:002018-03-04T13:48:01.479+03:00Eski Haritalar<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3ZOvSeGEPt6WYMbpq5BRQeVY0FmRB7QIxDtQ3rak5iuEXcOERPfg1SPOk8i3MtFU5b6rorpNW24eyNVQMK4vt8WzhSsABbiPw5fhLHWAHleaZER_2D4Or-eNKR3baiuyDp5sgbfSeoyg/s1600/1907-Map_of_Mersin_and_Gozne.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="" border="0" data-original-height="960" data-original-width="597" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3ZOvSeGEPt6WYMbpq5BRQeVY0FmRB7QIxDtQ3rak5iuEXcOERPfg1SPOk8i3MtFU5b6rorpNW24eyNVQMK4vt8WzhSsABbiPw5fhLHWAHleaZER_2D4Or-eNKR3baiuyDp5sgbfSeoyg/s1600/1907-Map_of_Mersin_and_Gozne.jpg" title="Road Notes from Cilicia and North Syria Author(s): J. Renwick Metheny Source: (1907)" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><ul style="font-size: medium; text-align: start;">
<li>Road Notes from Cilicia and North Syria Author(s): J. Renwick Metheny Source: (1907)</li>
</ul>
</td></tr>
</tbody></table>
<ul>
<li>Road Notes from Cilicia and North Syria Author(s): J. Renwick Metheny Source: (1907)</li>
<li>----</li>
</ul>
Cacavshttp://www.blogger.com/profile/08692225253544873775noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-18617469780470354832017-04-08T11:42:00.003+03:002017-04-08T11:42:46.315+03:00Eski Mersin - Büyük Yapılar<div align="justify">
Büyük Yapılar<br />
<br /></div>
<div align="justify">
Burada konu edeceğimiz binaların bir kısmı halen olduğu şekile yakın durumda bulunmakta, bir kısmı değişikliğe uğramış halde ve bir kısmı da artık mevcut bulunmamaktadır.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH9QIeXPuvgYhU4HD8Qg8y86y2kmbsvoOx9fx3Pg8nkGKGEgbeuXBL6kSYCfVnP8HiF-WvHcnGmJsFZ0FHjdNlsYTUBgrRaKoWxJ2glDT6rd3RXignUToy8qGovMziFcdEVNXkW-PuRbI/s1600/Mersin+-+H%25C3%25BCk%25C3%25BCmet+Binas%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="202" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH9QIeXPuvgYhU4HD8Qg8y86y2kmbsvoOx9fx3Pg8nkGKGEgbeuXBL6kSYCfVnP8HiF-WvHcnGmJsFZ0FHjdNlsYTUBgrRaKoWxJ2glDT6rd3RXignUToy8qGovMziFcdEVNXkW-PuRbI/s1600/Mersin+-+H%25C3%25BCk%25C3%25BCmet+Binas%25C4%25B1.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitrEVfWneqdtIrWuYuH5C4Z6NXZ06_2tgq3LesGXAXNP0kfuRqEbtqP8RZ7eIC0TMrdLSKdX5sH1CIiP4wzWdtG59lTMDpnjnJxw7pKKDGt6_Iy-1G1yfXZoWuLnIAy7WXYLIthY9oBDo/s1600/Mersin+H%25C3%25BCk%25C3%25BCmet+Kona%25C4%259F%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="220" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitrEVfWneqdtIrWuYuH5C4Z6NXZ06_2tgq3LesGXAXNP0kfuRqEbtqP8RZ7eIC0TMrdLSKdX5sH1CIiP4wzWdtG59lTMDpnjnJxw7pKKDGt6_Iy-1G1yfXZoWuLnIAy7WXYLIthY9oBDo/s1600/Mersin+H%25C3%25BCk%25C3%25BCmet+Kona%25C4%259F%25C4%25B1.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>Hükümet Konağı:</strong> İnşa edildiği durumu koruyan nadir eserlerdendir. Mersin 1864 yılında kaza olunca, Hükümet konağının bulunduğu yerde, üstü toprakla örtülü ve Hükümet dairesi olarak kullanılan bir bina bulunuyordu. Zaptiye dairesi de bu binada idi. Mevcut Hükümet Konağı, 1901 yılından sonra inşa edilmiştir. Bunun için Mutasarrıf Cemal bey, şehrin ileri gelenlerini toplamış, yardım çağrısında bulunmuştur. Halk inşaat giderlerine katkıda bulunmuş, Belediye meclisi de, Belediye'nin iskele gelirinin dört yıllığını bu inşaata bağışlama kararı almıştır. Hükümet Konağı, arkasındaki eski hapishane ve jandarma Dairesi ile birlikte 18000 altın liraya mal olmuştur. İnşaat 4 yıl sürmüştür. Mimarlığını, o tarihte Belediye Meclisinde üye olan ve sonrada Belediye Başkanlığı da yapan Abdülkadir Seydavi yapmıştır.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2w-ExqsK5EiF9BN1ckAAYKO8ZRnYO8Vso08W38snrwtaZBo3R7mDd_Fi6Pi9dySkt2N5zXcRsQaX-21rFjILuBOCJLQ29w1FIAmAHP4R6Aqt_7mBAwOyI__Rn-hGjr_lEAoplWXx3UKo/s1600/1910-Mersin+-+%25C4%25B0talyan+ve+Alman+Konsoloslugu+%2528Atat%25C3%25BCrk+Evi%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2w-ExqsK5EiF9BN1ckAAYKO8ZRnYO8Vso08W38snrwtaZBo3R7mDd_Fi6Pi9dySkt2N5zXcRsQaX-21rFjILuBOCJLQ29w1FIAmAHP4R6Aqt_7mBAwOyI__Rn-hGjr_lEAoplWXx3UKo/s1600/1910-Mersin+-+%25C4%25B0talyan+ve+Alman+Konsoloslugu+%2528Atat%25C3%25BCrk+Evi%2529.jpg" width="212" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQjHoWiEePI7rxQIjKw_vDptXC56mD9I-JFg2QyAE6Uk95cZbw-JEx_R9kDTLS9zhAUxMCs9K2OkRD8uJxYmv1LJsgUvdvuZcbEpVMC1k72o9MKYdox1JhCyvx5G5cH3pyV0mKB5fUmCc/s1600/1913-MERS%25C4%25B0N+Ricards+Evi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="309" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQjHoWiEePI7rxQIjKw_vDptXC56mD9I-JFg2QyAE6Uk95cZbw-JEx_R9kDTLS9zhAUxMCs9K2OkRD8uJxYmv1LJsgUvdvuZcbEpVMC1k72o9MKYdox1JhCyvx5G5cH3pyV0mKB5fUmCc/s1600/1913-MERS%25C4%25B0N+Ricards+Evi.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>Atatürk Evi:</strong> Atatürk caddesi üzerindeki bu güzel yapı, Rum zenginlerinden Mavromati ailesinin damadı olan Christmann isimli kişi tarafından 1897 yılında inşa ettirilmiştir. Christmann, Mersin'de Alman Konsolosuydu ve eskiden bu binaya Palais de Christmann adı veriliyordu. Atatürk'ün 20.01.1925 tarihinde Mersin'e gelmesinden önce ikameti için bir ev aranmış ve bu ev uygun bulunarak Ankara'ya iletilmiş, onlarca da uygun bulununca ev sahiplerine bildirilmiş ve aile gereken izni severek vermiştir. Atatürk ve eşi Latife Hanım'ın kalacakları üst kat boşaltılmıştır. Atatürk bu evde 11 gün kalmıştır. Binada bir süre Toros Koleji bulunmuş ve sonradan Atatürk Evi'ne dönüştürülmek üzere Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılmıştır.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>İstasyon Binası:</strong> 1886 yılında yapılmış ve yeni gar yapılıncaya kadar Mersin İstasyon Binası olarak kullanılmıştır. Altkatı bilet gişesi ve üst katı Müdür Lojmanı olarak kullanılan basit bir yapıydı.</div>
<div align="justify">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>Çankaya İlkokulu:</strong> Şimdiki Bit pazarının karşısındaki binadır. Zengin Rum Mavromati'nin kendi malı olan bu bina, Cumhuriyetten evvel sahibi tarafından "<strong>Mavromation Partenagogion Kız Okulu</strong>" olarak tahsis edilmiştir. Mermer havuzlu olan ve 1890 tarihinde inşa edilen bu bina, Cumhuriyetten sonra, önce 5 sınıflı İlkokul olarak eğitime açılmış, sonradan sadece 4. ve 5. sınıfların okumasına ayrılmıştır.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>Kurtuluş İlkokulu:</strong> Vali evi arkasında Kurtuluş Okulu olarak hizmet gören binadır. Esat Hayık adında bir kişi tarafından 1883 tarihinde ev olarak yapılmıştır. 1923 yılında Maarif Cemiyeti tarafından kamulaştırılarak okul haline getirilmiştir.</div>
<div align="justify">
<strong>İsmet Paşa İlkokulu:</strong> Bu bina halen birçok değişikliği ile Salim Güven Okulunun bulunduğu binadır. Tarla mektebi olarak anılmış, daha sonra İsmet Paşa Okulu adını almıştır. Son ilaveler hariç tek katlı bir binadır ve zamanında protestan Ermeni Kilisesi olarak kullanılıyordu.</div>
<div align="justify">
<strong>Mersin Ortaokulu:</strong> Halen ortaokul olarak kullanılan, Çakmak caddesi üzerindeki bu bina da bir Hıristiyan tarafından 1902 yılında inşa ettirilmiştir. Cumhuriyetten sonra Milli Emlake intikal etmiş ve okul olarak hizmet vermeye başlamıştır.</div>
<div style="text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgPqn3XlHLeoUAM410frYz13isc6sAiemeDStkzt5D5K2Py0ev0w6M_MLAUc4c0JZCUU8TikcYhbq_lAsIpz8rjKOa9R4zRI-ogwZYiPAuN-rM8-mg5wbVcAmyqpJ1v-q4gJIdjsxHWKg/s1600/1935-Gazi+Mektebi+%2528Dondurmac%25C4%25B1+Halil+Yan%25C4%25B1-Gazipa%25C5%259Fa+Okulu%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="199" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgPqn3XlHLeoUAM410frYz13isc6sAiemeDStkzt5D5K2Py0ev0w6M_MLAUc4c0JZCUU8TikcYhbq_lAsIpz8rjKOa9R4zRI-ogwZYiPAuN-rM8-mg5wbVcAmyqpJ1v-q4gJIdjsxHWKg/s1600/1935-Gazi+Mektebi+%2528Dondurmac%25C4%25B1+Halil+Yan%25C4%25B1-Gazipa%25C5%259Fa+Okulu%2529.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmEcPvcKWsU6ZdHujIlkneGWR6rmPuvsnGBk4hniJmARH1Z52lOQEb9SOi8Lyehtxfthll4IhVR6wXEfviPU2j6jxlsj_s4uJLGQ040RrrcPwazpUkRUGp4ExAVBpkFQAKxXOjZi2hOLk/s1600/1930-Gazi+Mektebi+%2528Dondurmac%25C4%25B1+Halil+Yan%25C4%25B1-Gazipa%25C5%259Fa+Okulu%2529-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmEcPvcKWsU6ZdHujIlkneGWR6rmPuvsnGBk4hniJmARH1Z52lOQEb9SOi8Lyehtxfthll4IhVR6wXEfviPU2j6jxlsj_s4uJLGQ040RrrcPwazpUkRUGp4ExAVBpkFQAKxXOjZi2hOLk/s1600/1930-Gazi+Mektebi+%2528Dondurmac%25C4%25B1+Halil+Yan%25C4%25B1-Gazipa%25C5%259Fa+Okulu%2529-2.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>Gazipaşa İlkokulu:</strong> Silifke Caddesi üzerinde, hala ilkokul olarak kullanılan bu binanın aslı 1905 yılında Hanna Butros tarafından ev olarak inşa edilmiştir. 1923 yılında Maarif cemiyeti tarafından 12000 lira bedelle istimlak edilmiştir. İstimlak bedelinin 5000 lirasını gemici Hadra bağışlamıştır.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4teoffA6rGG20Qc6RohWKy7WGBMlTpPuz7MVu6TYw_HMk5OCkPNj2nu2N4ZcfHK_SMMaUfbKUbA4lObIJsQZnahWKvfZW-NuuYIofwb9TLZF1-f2bJPdO7tOpJKvvgMEFsaGQ98nuObE/s1600/nacar+evi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="204" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4teoffA6rGG20Qc6RohWKy7WGBMlTpPuz7MVu6TYw_HMk5OCkPNj2nu2N4ZcfHK_SMMaUfbKUbA4lObIJsQZnahWKvfZW-NuuYIofwb9TLZF1-f2bJPdO7tOpJKvvgMEFsaGQ98nuObE/s1600/nacar+evi.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkuUgNk2KKuHYO3AEjpB4m2QpB-FeG3k3d-gMftHHxYuPfwCFTFj-trO4BKZOcLMW5HGAJqFAVzQ1B5C7JMBxtPpWeMEXj6_hs68hPH4Q0rQwHn9siy2c43JS-KDwuQLgmV7t1kiFt1os/s1600/mersina20.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkuUgNk2KKuHYO3AEjpB4m2QpB-FeG3k3d-gMftHHxYuPfwCFTFj-trO4BKZOcLMW5HGAJqFAVzQ1B5C7JMBxtPpWeMEXj6_hs68hPH4Q0rQwHn9siy2c43JS-KDwuQLgmV7t1kiFt1os/s1600/mersina20.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>Çift Kuleli Beton Bina:</strong> Atatürk Caddesindeki bu beton bina Nacar Evi olarak bilinir. Vadih Nacar tarafından 1905 tarihinde inşa edilmiştir. İnşa edildiği tarihte kule tepeleri sivri idi. Bina bir süre İtalyan Konsolosluğu olarak kullanılmıştır ve halen ev olarak kullanılmaktadır.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyONXt2yDslIMS7tAXaa8caIpLTXQcFaJVY6njq7mJ8uGhmOLIJoHKknC6JBpHzFXnThu5rgk16lkgmeSh6AdqjG7G7J9MXnEM5lSSM1ZMb6rvJAS9ATCoiLEYwmRKai3Uk0Sn8qkl9WY/s1600/mersina44.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="198" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyONXt2yDslIMS7tAXaa8caIpLTXQcFaJVY6njq7mJ8uGhmOLIJoHKknC6JBpHzFXnThu5rgk16lkgmeSh6AdqjG7G7J9MXnEM5lSSM1ZMb6rvJAS9ATCoiLEYwmRKai3Uk0Sn8qkl9WY/s1600/mersina44.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1hJv_iYdZhxsQxcREPSJHgd6uhgsvowfZACKym0aqGGy1SQXZegINYNxFFNc6O5fP4X3IARJ4yHXpcQcr0WazEeXF0pdAxnEy9OcQHXnU53zwukyKxrvceA8WxmB_1tBljv-Kz75CJjc/s1600/ziyapa%25C5%259Fa-tashan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="207" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1hJv_iYdZhxsQxcREPSJHgd6uhgsvowfZACKym0aqGGy1SQXZegINYNxFFNc6O5fP4X3IARJ4yHXpcQcr0WazEeXF0pdAxnEy9OcQHXnU53zwukyKxrvceA8WxmB_1tBljv-Kz75CJjc/s1600/ziyapa%25C5%259Fa-tashan.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>Taş Han:</strong> Bina halen eski durumu ile mevcuttur. İlk sahipleri, Mavromati ve Devlet Şuraşı Azalarından Vayvani adlı kişilerdi. 1871 tarihinde inşa edilmiştir. Bu kişilerden Milli Emlake geçmiştir. Bina işhanı olarak kullanılıyordu. Mersin'in işgalinde Mavromati tarafından İngiliz İşgal Kuvvetlerine tahsis edişmiş, İngilizler Mersin'i terkettikten sonra Ermeni lejyonu binaya yerleşmiştir.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbC4YG66JbTZO6KCL-n3YnMovaZ2fwKDMq7MwCvxjpaimJAgXUuUUXS0uJlC5SQ7MSCr7BCl1bfVQXLPZAPf5eeFa5U21L5pNZO3uh2N_vyy1VsTjLeXtLdyzs16d9ZJW0zZky18BW2UE/s1600/The+courtyard+of+Azak+%25C4%25B0%25C5%259F+Han%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="205" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbC4YG66JbTZO6KCL-n3YnMovaZ2fwKDMq7MwCvxjpaimJAgXUuUUXS0uJlC5SQ7MSCr7BCl1bfVQXLPZAPf5eeFa5U21L5pNZO3uh2N_vyy1VsTjLeXtLdyzs16d9ZJW0zZky18BW2UE/s1600/The+courtyard+of+Azak+%25C4%25B0%25C5%259F+Han%25C4%25B1.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhA1R4gm34DJpjCrD93NXoEhyRcpeSzeFP5XMfV8bXNCkW-sjtvZ2Eq8PZHm7tdHlcjvpJNUMjspwoPUvg79HyAPUsi2k9EBQypAnQW0uwsHwLi1D89XqGEQAuPF-h7G7WHvOT_fNp_fqI/s1600/azak+ve+sursok+han-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="195" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhA1R4gm34DJpjCrD93NXoEhyRcpeSzeFP5XMfV8bXNCkW-sjtvZ2Eq8PZHm7tdHlcjvpJNUMjspwoPUvg79HyAPUsi2k9EBQypAnQW0uwsHwLi1D89XqGEQAuPF-h7G7WHvOT_fNp_fqI/s1600/azak+ve+sursok+han-2.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikoG0vXnfzrknRLsw8LD2WkFPDf37I1uiaw91F0eHxEpazyvMAKwGS7iJOn_iUOrSiv3MqWgakj625Mh6Jc8QNGZv6j3KwwtjOv4MBBzMKOJXsVrPr1PDZBqYW-uRMUf3BuKRsaZjseTk/s1600/han-i%25C3%25A7i.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="197" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikoG0vXnfzrknRLsw8LD2WkFPDf37I1uiaw91F0eHxEpazyvMAKwGS7iJOn_iUOrSiv3MqWgakj625Mh6Jc8QNGZv6j3KwwtjOv4MBBzMKOJXsVrPr1PDZBqYW-uRMUf3BuKRsaZjseTk/s1600/han-i%25C3%25A7i.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>Azak Han:</strong> Üzerine çaşitli hikayeler anlatılan, yıkılıp yerine inşaat yapılması için gayret sarfedilen bu yapı, evvela kısmen ve sonra da geri kalanı yıkılmak suretiyle yok olmuştur. Bu yapının 14. yüzyıla ait bir eser olduğu da iddia edilmektedir. Ancak tapu üzerinde yapılan incelemelerde arazinin tarihini bulmak mümkün olmuştur. Azak han'ın bugün bulunduğu yerin eski adı Frenk Mahallesidir. Gayrimenkul Marelanbus Şatır adında bir Rumun iken, 1899 yılında Hamdi paşa adında bir kişiye, 1928 yılında da yapıya adını veren Azakzade'lere geçmiştir. Yapıldığında yolcu ve hayvanlarının kaldığı bir han olarak kullanılıyordu. Şehrin iskelesine ve ticari bölgesine yakın bir mevkide olması nedeniyle sonradan tüccar hanı olmuştur. Son malikin eline geçtiği 1986 yılından sonra, Mersin'de Azak han problemi gündeme gelmiştir. Azak han hakkında Anıtlar Yüksek Kurulu, kendi türünün az rastlanan örneklerinden biri olduğu gerekçesi ile korunmaya alınmasına 1974 tarihinde karar vermiştir. Ancak mülk sahibinin mevcut binayı yıkıp 5 katlı inşaat yapmak üzere başvurması 15.5.1987 tarihinde kabul edilince, binanın bir kısmı söküldü, ancak kalan kısmın da çökmesi sonucu bir harabe halini alan bina tamamen sökülüp kaldırıldı.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhK63eNQcOoTh1E4JaUtmps-BFaREO679qVS9pqntLqsjuVjcjOzkGu5XonwqdRPXtuCMcgSI5XGuo1edWfm7WgYyDURAkydQv8vyNgM-pxix84sMwbeKKiZ_xsnRKc5yylT_3IJbmZy6o/s1600/The+old+barracks+of+Mersina%252C+once+at+the+western+most+edge+of+the+town%252C+before+the+huge+increase+of+population+in+the+past+50+years..jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhK63eNQcOoTh1E4JaUtmps-BFaREO679qVS9pqntLqsjuVjcjOzkGu5XonwqdRPXtuCMcgSI5XGuo1edWfm7WgYyDURAkydQv8vyNgM-pxix84sMwbeKKiZ_xsnRKc5yylT_3IJbmZy6o/s1600/The+old+barracks+of+Mersina%252C+once+at+the+western+most+edge+of+the+town%252C+before+the+huge+increase+of+population+in+the+past+50+years..jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDy5WWD6J9KHAe2_8JV96-Uksxf8JeDUz9t2k2kOKijzMG9crDNDTSiI1aLFY6twAoaUFdWOHEQc1Ukm1RsILZoyeCsD0IwKVRUb2uvEBld3QfbRXEp44C2SBDDRnUQ6Ki-V9Ik-252DU/s1600/1919-fransiz-kamp-kisla-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDy5WWD6J9KHAe2_8JV96-Uksxf8JeDUz9t2k2kOKijzMG9crDNDTSiI1aLFY6twAoaUFdWOHEQc1Ukm1RsILZoyeCsD0IwKVRUb2uvEBld3QfbRXEp44C2SBDDRnUQ6Ki-V9Ik-252DU/s1600/1919-fransiz-kamp-kisla-2.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>Askeri Kışla:</strong> Bugün etrafı askeri lojmanlarla çevrili olan Kışlanın yerinde eskiden Mısırlı Münassah adındaki bir kişinin çiftliği bulunuyordu. Arazi bu Mısırlı Hıristiyandan İbrahim Nakkaş'a geçmiştir. Deniz acentalığı yapan İbrahim Nakkaş araziyi kışla olmak üzere bağışlamıştır. Kışla 1904 yılında inşa edilmiştir. I. Dünya Savaşı'nda İngilizler Mersin'in bazı yerlerini denizden bombaladıklarında Kışla Binası da hasar görmüştür. Fransızların Mersin'i işgalinde bina tamir edilerek işgal kuvvetlerine tahsis edilmiştir. Cumhuriyetten sonra Mersin'e yerleşen 23. Piyade Alayı II. Dünya Savaşı'na kadar burada görev yapmıştır. Bugün Kışlanın Atatürk Caddesi tarafındaki palmiyeler 1933'lü yıllarda dikilmiş ve yetişinceye kadar askerler tarafından korunmuştur. II. Dünya Savaşı sırasında Deniz Harp Okulu, İstanbul'dan tahliye edilip buraya yerleşmiştir.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<strong>Mersin Halkevi:</strong> Halk evleri, Türk Ocaklarının lağvından sonra halkın kültür seviyesini yükseltmek amacıyla 23.02.1932 tarihinde Atatürk'ün emri ile kurulmuştur. O zamanlar tek parti olan Cumhuriyet Halk Partisine bağlı idiler. Tevfik Sırrı Gür, Mersin'e vali olunca ilk iş olarak Mersin'e modern bir Halkevi yapma girişiminde bulunarak, bugün Kültür Bakanlığı emrine verilen binayı inşa ettirdi. İnşaata, Şubat 1944 yılında başlanmış ve 29.10.1946 günü törenle hizmete açılmıştır. Bina 1.117.750 liraya mal edilmiştir. Uzmanlar binanın 2.800.000 liraya mal olacağını hesaplamışlardı. Halkevi'nin yapıldığı tarihte, sahne tesisatı ile Türkiye'nin en modern tiyatro salonuna sahipti. Büyük salonlarında, balolar ve düğünler yapılırdı. Dil-Edebiyat, Güzel Sanatlar, Spor, Halk Dersaneleri ve Kurslar, Sosyal Yardım, Kütüphane ve yayın, Köycülük, Temsil, Tarih-Müze gibi komiteler de halkevi bünyesinde faydalı çalışmalar yapmışlardır. Lisan, Dikiş-Nakış, Yağlıboya ve Müzik kurslarına bir çok kişi katılır ve Mersin'li doktorların haftada bir gün fakir halkı bedava muayene ve tedavi etmeleri en beğenilen faaliyetler arasında sayılırdı.</div>
Cacavshttp://www.blogger.com/profile/08692225253544873775noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-40639934838932651882007-10-03T18:05:00.000+03:002007-10-03T18:10:35.405+03:00Mersin Turizm Faaliyetleri<div align="justify">Genel Olarak </div><p align="justify">Devletçe, Turizmin geliştirilmesi için birçok önemli görevler üstlenildiği, alt yapıların hemen tümüyle kamu tarafından yapıldığı, başta konaklama zincirleri olmak üzere birçok konularda kamu öncülük ettiği halde, son birkaç yıldır sağlanan gelişmelere rağmen ülke turizminin, dünya turizminden yeterli payı elde edebildiği söylenemez. </p><p align="justify">Sahip olduğu tarım, sanayi ve ticaret potansiyeli ile ülke ekonomisinde önemli bir yeri bulunan İçel, turizm alanında aynı gelişmeyi gösterememiştir.Halbuki bir yandan sahip olduğu tabiat ve iklim özellikleri bir yandan da kara, deniz ve hava bağlantıları bakımından İçel, yurdumuzun turizme en elverişli bölgelerinden birisi olup, özellikle Ortadoğu ülkelerinin turizm talebine konu olabilecek konuma ve şartlara sahip bulunmaktadır. </p><p align="justify">1990 yılında, ilimiz deniz kapılarından giren yabancı turist sayısı 20.321 iken, bu sayı 1991 yılında 3.015, 1992 yılında 5.700, 1993 yılında 4.967, 1994 yılında 5.994, 1995 yılında ise 4.947 olmuştur. </p><p align="justify">1995 yılında ilimiz deniz gümrüklerinden giren yabancı turist sayısında geçen yıla göre %17.4 oranında düşüş olduğu anlaşılmaktadır. </p><p align="justify">Deniz sınır kapılarımızdan 1995 yılında giriş yapan yabancı turistlerin, %19.2'si Mersin, %71.0'ı Taşucu, %9.8'i ise Anamur limanlarından giriş yapmıştır. </p><p align="justify"><strong>1995 Yılında İçel İli Deniz Sınır Kapılarından Giriş Çıkış Yapanlar.</strong><br />İçel sınır kapılarından giriş çıkış yapanların %88.8'i yerli, %11.2'si ise yabancı uyrukludur. 1995 yılında İçel sınır kapılarından giriş çıkış yapanlar da geçen yıla göre düşüş olduğu görülmektedir.</p><p align="justify"><strong>Şehrimizdeki Turistik Tesislerde geceleyen Turist sayısı.</strong><br />1995 yılında şehrimizdeki turistik tesislerde geceleyen turist sayısı 108.959 yabancı, 276.965 Türk olmak üzere toplam 385.924'dür. Bu sayılar 1994 yılında 59.868 yabancı, 223.878'i Türk olmak üzere toplam 283.746 idi. </p><p align="justify">1995'de şehrimizde geceleyen yabancı turist sayısının geçen yıla göre %81.9, Türk ziyaretçilerde ise %23.7 oranında artış gösterdiği anlaşılmaktadır. Genel olarak şehrimizde geceleyen turist sayısındaki artış oranı ise %41.1'dir. </p><p align="justify"><strong>Konaklama Tesisleri<br />A- Turistik Belgeli olanlar</strong> </p><p align="justify"><strong>Faal Olanlar</strong> </p><p align="justify">Şehrimizdeki turistik belgeli faal konaklama tesislerinde bulunan Oda sayısı 1.622, yatak sayısı 3.403'dür. Ayrıca, Erdemli, Silifke, Anamur, Bozyazı ilçelerindeki belgeli tesislerde 977 oda ve 1.949 yatak kapasitesi bulunmaktadır.</p><p align="justify">İlimizdeki inşaa halindeki yatırım belgeli konaklama tesislerinin yatak kapasitesi olarak %17.9'u Mersin, %3.9'u Tarsus, %13.4'dü Erdemli, %44.4'ü Silifke, %8.3'ü Bozyazı, %11.8'i Anamur ilçelerimizdedir. </p><p align="justify"><strong>İlimizin Turizm Yapısı ve Alınması Gereken Tedbirler.<br /></strong>İlimiz yılda 300 gün güneşi, 108 Km'ye varan ve yer yer tabii koylarla süslenmiş sahil bantı, önemli arkeolojik değerleri ve tabii güzellikleri, kara, deniz, hava ulaşımı ve ortadoğu ülkelerine açılmasıyla turizm sektöründe önemli bir konuma sahiptir. </p><p align="justify">Muğla'dan sonra 328 Km'lik kıyı şeridi (108 Km'si doğal sahillerden oluşmaktadır.) ile çok uzun kıyı bandına, turistik ve kültürel zenginliklere sahip olmasına rağmen ne yazıkki turizm alanında yeterli gelişmeyi gösterememiştir. </p><p align="justify">Tarih boyunca, eski Mısır ve Roma İmparatorluğu'nca güzel iklimi dolayısıyla sayfiye yeri olarak kullanılan Mersin bu tarihten gelen önemli özelliğini günümüzde değerlendirmede çok geç kalmıştır. </p><p align="justify">Ön Asya, Avrupa, Afrika gibi kıtalardaki eski medeniyetler kendilerine yeni bereketli yurtlar ve yeni sayfiye yerleri arama devresinde Mersin'i seçmişlerdir. Bugünkü ekonomik gelişmesini tamamlamış Batı ve Uzakdoğu Ülkeleri, turistik gezilerine Akdeniz'i almakta ancak, ulaşım yetersizliği nedeniyle Mersin turizm alanında geri kalmışlığını kıramamaktadır. </p><p align="justify">Bununla beraber son yıllarda gerek yasal, gerekse fiziksel olarak yapılan çalışmalar, ilimizdeki turizm sektörünün de olumlu gelişmelere sahne olacak nitelikte çalışmalardır. </p><p align="justify">Yöremizdeki zengin turizm potansiyelinin farkında olan Turizm Bakanlığı, son yıllarda bölgemizde turistik planlama çalışmaları yaparak İçel'i de Antalya-İzmir kıyı bandında olduğu gibi turistik bir yoğunluğa ulaştırmak için bazı önemli çalışmalarda bulunmaktadır. Yaklaşık dört yıl önce yürürlüğe konulan ve ilimiz batı bölgesini içeren "Batı İçel Kıyı Kesimi Nazım İmar Planı" ve plan içinde yer alan turizm merkezleri ile Erdemli-Mersin kıyı bandının turizm alanı olarak ilan edilmesi bu çalışmaların en önemlileridir. </p><p align="justify">Bu düzenlemeler sonunda; kıyının gelişigüzel kullanımı engellenerek planda öngörülen esaslara göre yapılaşmalar ve kullanımlar ortaya çıkacaktır. Bölgemizde kara ve deniz ulaşımı mevcut olup, yeterli değildir. Antalya-Anamur-Silifke karayolunun son derece virajlı oluşu, Antalya-Kapadokya yol güzergahının yöremizden geçirilmesini ister istemez engellemektedir. </p><p align="justify">Yörenin tarihi ve arkeolojik değerleri yanında, müzeler, yöresel festivalleri, düzenlenen özel günleri ve yöresel el sanatları bakımından çok zengindir. Yukarıda sıralanan hususlar çerçevesinde genel bir değerlendirme yapıldığında yörenin turizm potansiyelinin yüksek olduğu, buna karşın bu potansiyelin yeterince değerlendirilmediği, bir takım alt yapı (karayolu ve havayolu) eksikliklerinin yöre turizmine girişimi azalttığı görülmektedir. </p><p align="justify">Turizm Bakanlığı'nca hazırlanan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 26.12.1988 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli Batı İçel Kıyı Kesimi Nazım İmar Planı Erdemli-Limonlu Belediye sınırlarından başlamakta, Anamur-Kaladran'a kadar uzanan sahil bandını kapsamaktadır. Bu plan içinde toplam 1.933.000 hektar alan turizm alanı ve günübirlik turizm alanı olarak ayrılmış bulunmaktadır. Ayrıca, 9.4.1989 tarih ve 20144 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 89/13900 karar sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Mersin-Melleç, Mersin-Ortaburun, Mersin-Ovacık, Mersin-Kargıcık turizm merkezleri olarak bu plan içerisinde kalmaktadır. </p><p align="justify">Bölgede Taşucu Limanı'nın bulunuşu ve bu limanın dışa açılan bir kapı olması nedeni ile Taşucu-Girne, Mersin-Magosa feribot seferleri yerli ve yabancı turizmin gelişmesi açısından yöremizin bir avantajıdır. Bu liman dışında Anamur iskelesi, Aydıncık ve Bozyazı balıkçı barınakları da belirtilebilir. </p><p align="justify">1982 yılından beri yöremizde kıyı bandında yeralan köylerde ev pansiyonculuğunun geliştirilmesi çalışmaları yapılmış, Erdemli-Silifke-Aydıncık-Bozyazı-Anamur ilçelerimizde iyi, temiz ve ucuz yatak kapasitesi yaratılmıştır. Ayrıca Mersin Turizm Müdürlüğü'nce şehrimizin belirli yerlerinde Belediye ile işbirliği yapılarak ışıklı şehir levhaları konulmuş, ilimizi tanıtan İngilizce ve Türkçe resimli İçel Kitabı ile il envanteri basılmıştır. </p><p align="justify">Yukarıda açıklanan hususlar yörenin turizm potansiyelini açık olarak yansıtmaktadır. Ancak, bu turizm potansiyelinin bilinçli olarak kullanılması ve yöreye turist akımının sağlanması için kara-deniz yolu ulaştırmacılığı yanında havayolu ulaştırmacılığı da büyük önem taşımaktadır. Yöremizdeki Anamur - Taşucu-Mersin denizyolu ıslah ve düzenleme çalışmaları devam etmektedir. Bir yörede genel ulaşım sistemi varsa, bir turist akımından söz edilebilir. Bir yörenin turist akımını, ulaşabileceği noktaları, sistemin taşıma kapasitesi ile hızı tayin eder. Ulaştırma tüm sistemlerin yararlandığı bir kaynaktır. Turizmde ulaştırma, vazgeçilmez bir sektördür. Onun için ulaştırma ile turizm sektörü organik bir bağımlılık içindedir. </p><p align="justify">Mersin, sahip olduğu hemen her konudaki zengin potansiyel değerler nedeni ile ülkemizin gelişmeye elverişli bir yöresidir. Kısa tarihine rağmen gerek sosyal, gerekse ekonomik alanda önemli mesafeler almıştır. Bu olumlu gelişmelere sahip olduğu kültürel ve turistik zenginliklere rağmen turizm alanındaki geri kalmışlığını bir türlü kıramamıştır. Akdenizin temiz kalmış bu yöresinin dışa dönük turizme açılmamasının en önemli nedeni, turizme dönük bir uluslararsı havalimanına sahip olamayışımızdır. Ancak, 22 Ekim 1994 günü kentimizi ziyaret eden zamanın Başbakanının, Mersin yakınlarında bir havalimanı yapılmasına karar verdiğini duyurmaları önemli bir gelişmedir. Mersin yakınlarında yapılacak bir havalimanı bölge turizminin gelişmesine önemli katkılarda bulunacaktır. Bu oluşumun hayata geçirilmesi için, Oda olarak gerekli girişimler sürdürülmektedir. Mersin-Adana arasına yapılacak bir havalimanı, büyük turizm potansiyeline sahip Antalya ve Kapadokya'nın Mersin üzerinden birbirine bağlanmasını sağlayacaktır. Havaalanının faaliyete geçmesi ile bugüne kadar yerli ve yabancı turistler ile muhatap olan yöre insanı ve tesisler bundan böyle daha uzun süre konaklamalara imkan sağlıyacaktır. </p><p align="justify">Şehrimizde, uluslararası üne sahip Mersin Hilton ve Merit Otellerinin açılışı büyük bir canlılık yaratmıştır ve turizmimizin gelişmesinde de önemli bir etken olacaktır.</p><p align="justify">İlimizde, son yıllarda yayla ve deniz turizmi önemli bir gelişim süreci yaşamaktadır. Deniz kıyısı ve yaylalarda ikinci konut yapımı hız kazanmıştır. Bu konutların akılcı bir yöntemle devre mülk, devre tatil, pansiyonculuk şeklinde işletilmesi şehrimizdeki turizm hareketini canlandırabilir. </p><p align="justify">Göksu Deltası'nın özel çevre koruma bölgesi olarak ilan edilmesi, buradaki doğal güzelliklerin korunması, plansız yapılaşmanın önlenmesi, nesli tükenmekte olan su kaplumbalarının koruma altına alınmasını önemli ve olumlu gelişmeler olarak değerlendiriyor ve bu tip önlemlerin yaygınlaştırılmasının gereğine inanıyoruz. </p><p align="justify">Mersin-Silifke karayolunun otoban haline getirilmesi çalışmalarının hızlandırılması ve bir an önce bitirilmesi bölgede yapılacak turları kolaylaştıracaktır. Ayrıca Mersin-Antalya otoyolunun en kısa sürede gerçekleşmesi bölgemize turizm akışını hızlandırması bakımından fevkalade önemlidir. </p><p align="justify">İlimiz, dağ ve av turizmine uygun coğrafik bir yapıya sahiptir. Toros Dağları'nda varlığı bilinen dağ keçisi ve yaban domuzu avcılığı geliştirilebilir ve önemli bir döviz gelir kaynağı olabilir. </p><p align="justify">İlimiz kıyı turizminin yanında doğal güzellikleri bakımından çok elverişli dağ turizmi alanlarına da sahiptir. Bu iki turizm alanı organizasyon ve ulaşım açısından birlikte ele alınmalı, deniz ve güneşten yararlanmak isteyen kesimle tabii güzellikler ve dağ havasından yararlanmak isteyenlere, birlikte hizmet vermenin yolları aranmalıdır. Toros dağlarında halen varlıklarını sürdüren göçebe kültür ve Yörük gelenekleri ve bu alanlarda yapılan geleneksel şenlikler yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Kış aylarında Torosların üzerinde karların uzun süre kalması, bilhassa Aslanköy ve Çamlıyayla ilçesi sınırlarında kayak turizmi geliştirilmesi Mersin Turizm Müdürlüğünce gündeme getirilmiştir. Bu projenin geliştirilmesi, Bölgemiz turizmine yeni bir dinamizm getirebilir. </p><p align="justify">Turizm sektörünün en önemli ihtiyaçlarından olan kalifiye eleman ihtiyacının karşılanması için, yeni girişimler yapılmalı, mevcut eğitim ve öğretim kurumları geliştirilmeli ve destek verilmelidir.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-4143641875460321732007-10-03T18:02:00.000+03:002007-10-03T18:05:22.088+03:00Tarım ve Tarihi Gelişimi<div align="justify">Çevre tarımının, Mersin ve İçel Tarımına olan etkisini dikkate alarak, önce Mersin'nin kuruluş yıllarında buralarda tarımın durumuna bir göz atmakta yarar görüyoruz. </div><p align="justify">19.uncu yüzyıl başlarında Çukurova Tarımı en kötü günlerini yaşamıştır. Osmanlı Devlerinin mali sıkıntıları nedeniyle çiftçiden peşin vergi alınması yoluna gidilmiştir. Böylece tımar yerine İltizam (Devlet gelirlerini toplama işini üzerine alma) sistemine ağırlık verilmiştir. Mültezimler, bir yıl içerisinde kendilerine ihale edilen vergilerden azami surette istifade etmek istemişler ve köylüye baskı yapmışlardır. Köylüler bu baskı altında çiftini çubuğunu satıp, köylerini terketmeye başlamışlardır ve böylece işlenmiş topraklar yerlerini otlak ve fundalıklara bırakmıştır. Bu durum Mısırlı İbrahim paşa'nın bölgeyi işgaline kadar devam etmiştir. İbrahim Paşa, Çukurova'da 1832 tarihinden 1841 tarihine kadar hakimiyetini sürdürmüştür. Bu dönemlerde Mersin daha bir köydür. </p><p align="justify">Tarıma büyük önem veren İbrahim Paşa, 1839 yılında bataklıkları kurutmak, araziyi tarıma elverişli hale getirmek ve bölgeyi kasıp kavuran sıtmayı yok etmek için çeşitli projeler hazırlamıştır. Avusturya'dan davet ettiği Russegger adındaki uzmana yeraltı araştırması yaptırdığı gibi, sulama projeleri de hazırlatmıştır. </p><p align="justify">Kıbrıs ve Suriye'den iyi cins hububat ve keza Mısır'dan iyi cins pamuk tohumları getirterek, hem islah edilmiş üretim temin edilmiş ve hem de tarım alanları arttırılarak bölgede iş imkanı yaratılmıştır. </p><p align="justify">İşçilere, o tarihler için oldukça yüksek sayılacak 8 kuruş yövmiye ile ayrıca yemek veriliyordu. Zamanın ilkel araçlarına rağmen, Çukurova'nın yıllık pamuk üretimi 50.000 balyalık rekolteye ulaşmıştı. Bu rakam, arazinin büyük kısmının hububata ayrıldığı düşünülürse, oldukça önemlidir. </p><p align="justify">Ancak, 1850 yılından sonra tarımda gerileme başlamıştır. İşlenen arazi genellikle, Adana - Mersin arasındaki kısımlar idi. Arıcılığa da önem veriliyordu, zira tüketim çoktu. Mısır'dan ithal edilen şekerin kilosu 6 kuruş gibi çok yüksek bir fiyata satıldığından, tatlıcılar şeker yerine bal kullanıyorlardı. </p><p align="justify">En fazla mahsul, hububat, yerli koza ve susamdı. 1885 kuraklığından sonra Mısır'dan yeni cins tohum getirilerek çiftçilere dağıtıldı. Yerli kozakapalı idi. Bu açık cins pamuğa, tohumu bedava dağıtıldığı için "iane" adı verilmiştir. </p><p align="justify">Çiftçilik Türklerin elinde idi. Rum ve Ermeniler daha zitade faizle para verirlerdi. Menafii Umumiye Sandıkları, ki Ziraat Bankası'nın başlangıcı sayılır, kurulduktan sonra çiftçi bunlardan kurtulmuştur. Nakil işleri beygir ve davarlarla yapılırdı. Kağnı arabası bölgeye ilk defa, Rus Harbinden sonra gelen muhacirlerle gelmiştir. Bugünkü iki tekerlekli arabalar ilk defa Tarsus'ta 1880 tarihinde kullanılmıştır. </p><p align="justify">Buğday ve Arpadan bire altmış ürün alınıyordu. Gübre kullanılmamaktaydı. Prinç ekimine kasabalar dışında izin veriliyordu. Pamuk ekilen arazi iki yılda bir defa dinlenmeye bırakılırdı. Hububat genellikle orakla biçiliyordu. Bu işte kadınlarda çalışıyordu. Ekim, ucu kıvrık demir bir aletle toprak karıştırıldıktan sonra yapılıyordu. </p><p align="justify">19.uncu asır sonlarında bölgede İngilizlerin ve Almanların pamuk üretimini geliştirmeye yönelik faaliyetleri görülmeye başlanmıştır. 1857'de kurulan Manchester Cotton Supply Ass. Şirketinin girişimi ile 1864 yılında Mısır'dan getirilen ve dağıtılan binlerce tohum ve ayrıca teknik yardımın bölgede pamuk tarımına yararı çok büyük olmuştur. Almanlar da I. Dünya Savaşı'ndan önce Türkistan'dan getirdikleri iyi cins pamuk tohumunu üreticiye dağıtmışlardı. </p><p align="justify">Mersin tarımı hakkında bu tarihlerde resmi belgelerde kısa da olsa bazı bilgilere rastlanmaktadır. </p><p align="justify">1268 (1880) tarihli Adana Vilayet Salnamesi'nde Mersin için aynen "<strong><em>Dahili kazada buğday, arpa, mahlut (karışık), susam, pamuk, akdarı, nohut hasılatı olur. Hasılatı mezkurenin ekserisi Avrupa'ya ve beledi mücavire (komşu illere) ihraç olunur</em></strong>" denmektedir. Ayrıca üretilen portakal, limon, elma, zerdali, seftali gibi değişik meyve ve patlıcan, bamya v.s.nin Adana ve Mersin'de sarfedildiği belirtilmektedir. 1892 tarihli salnamade ise, yukarıdaki bilgiler verildikten sonra ilaveten, yulaf, ak ve kum darı, mercimek, pirinç, soğan, patates, duhan(tütün), keten tohumu tarımı yapıldığı yazılıdır. 1893 tarihli salnamade, Mersin'de tarımın tahtadan yapılmış saban ve dövenle olduğu, bazı varlıklı kişilerin Avrupalı gibi saban, orak ve harman makinası kullanmaya başladığı belirtilmektedir. </p><p align="justify">Vital Cuinet, şimdiki Osmaniye Mahallesinin bulunduğu Hıristiyan Köyünde portakal, limon ve diğer meyve ağaçlarının ekili olduğunu ve ayrıca köyü Mersin'e bağlayan yol boyunca asma ağaçlarının sıralandığını yazmaktadır. </p><p align="justify">1903 yılında, Mersin'de tarıma elverişli olan arazi miktarı 156.800 dönümdür. 25.000 dönüm otlak, 55.000 dönüm taşlık ve gayri salip arazi ve 785 dönüm 142 adet bahçe, 155 dönüm 10 adet bağ mevcut bulunmaktaydı. </p><p align="justify">Eski aşar ve defterdarlık kayıtlarına göre Cumhuriyetten önce Mersin havalisinde 5.000 dönüm saha üzerinde mevcut dut, nar, kayısı, malta eriği, turunç ve çok az miktarda portakal ağacı bulunan 200 kadar bahçe mevcuttu. Portalak ağacı sayısı 10.000 kadardı. Ancak bunlar, suyu bol, fazla tatlı olmayan ve çok çekirdekli bir cinsti. Meşrutiyetin ilanından sonra Osmaniye mahallesi civarında bazı Ermeniler tarafından Dörtyol cinsi portakal yetiştiren birkaç bahçe kurulmuştur. Zengin Rumlardan olan Konstantin Mavromati, yine Osmaniye Mahallesi'nde 53 dönümlük bir bahçe kurmuştur. Bunun 30 dönümü Sakız ve Rodos'tan getirilen mandalin ve gerisi zeytinlikti. Yine Rum zenginlerinden Andon Lakerdapulos adındaki kişi de Osmaniye Mahallesinde 300 dönümlük bir bahçe kurmuştur. Bunun 30 dönümü narenciyeye ayrılmış olup, bahçede 200 portakal, 300 turunç fidanı ekili durumda idi. Bahçenin geri kalan kısmı değişik meyve ağaçlarından oluşuyordu. </p><p align="justify">Mersin içerisinde önemli bir bahçe de, mezarlık civarında eski su bendi bitişiğindeki portakal bahçesidir. Arsasını Abdullah Merzuk'dan satın alan Hanna Butros adındaki kişi, fidan ve aşılarını Filistin'den getirttiği ve o zaman adına Şammuti denilen Yafa cinsi ağaçlardan oluşan portakal bahçesini kurmuştur. </p><p align="justify"><strong>1913 yılı tarım sayımına göre Mersin'de: </strong></p><ul><li><div align="justify">7.030.000 Kg. Buğday, </div></li><li><div align="justify">599.000 Kg. Arpa, </div></li><li><div align="justify">423.000 Kg. Mısır, </div></li><li><div align="justify">762.000 Kg. Yulaf, </div></li><li><div align="justify">193.000 Kg. Baklagil, </div></li><li><div align="justify">68.000 Kg. Nohut, </div></li><li><div align="justify">546.000 Kg. Pamuk, </div></li><li><div align="justify">260.000 Kg. Patates </div></li><li><div align="justify">19.000 Kg. Soğan</div></li></ul><p align="justify">üretildiği tespit edilmiştir. </p><p align="justify">1927 yılında Mersin'de 3 Fiat ve 18 Ferguson marka olmak üzere toplam 21 traktör vardı. Bu rakam aynı tarihlerde Tarsus'ta 160'dı. </p><p align="justify">Bu yıllardan sonra özellikle narenciye alanında büyük gelişme olmuştur. 1939 yılından sonra getirdiği gelirin cazibesi, birçok kişiyi narenciye bahçesi kurmaya sevketmiş ve Mersin ve çevresinde narenciye bahçeciliği gelişmiştir. </p><p align="justify">1942 yılının sert geçen kışı özellikle narenciye ağaçlarına büyük zarar vermiştir. Osmaniye Mahallesi civarı ve Mersin'e yakın diğer bölgelerde birçok narenciye bahçesi tamamen donmuştur. Birkaç yılda toparlanan bahçeler bu sefer 1950 yılının kışından zarar görerek tekrar donmuşlardır. </p><p align="justify"><strong>Narenciyenin 1962 yılındaki durumu</strong></p><p align="justify">Mersin'de 3.298 dekarda 98.950 limon ağacı olup, üretim 21.723 tondur. Portakal ise, 30.837 dekarda 1.233.490 ağaçtır ve üretimi 68.815 tondur. </p><p align="justify">1965 yılından sonra elmacılık, şeftali ve bağcılık önem kazanmaya başlamıştır. Turfanda sebzecilik de özellikle Ova köylerinde gelişmeye başlamıştır.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-44829406138247246432007-10-03T17:57:00.000+03:002007-10-03T18:01:30.308+03:00Mersin'de Sanayi<div align="justify"><strong>Cumhuriyet'ten Önce</strong></div><p align="justify">"<strong><em>Kasabai mezkure ahalisinin zaruriye ve beytiyesi olan emtea ile kaza dahilinde yünden aba, şalvar ve pamuktan bez ve astar nesiç imal ve bunlar kaza dahilinde sarf ve istimal olunur</em></strong>." bu satırlar 1880 tarihli Adana Vilayet Salnamesi'nde Mersin Sanayi hakkında yazılanlardır. </p><p align="justify">Mersin'in bir kaza olarak gelişinden, Cumhuriyete kadar ki zaman içerisinde sanayi tesisleri ve durumunu tespit edebildiğimiz kadarı ve sırası ile belirteceğiz. </p><ol><li><div align="justify">Mersin'in en eski tesisi 1863 yılında İngiliz asıllı Gold adlı bir kişinin Mersin'de kurduğu çırçır fabrikasıdır. Aynı kişi aynı tür tesisten Adana ve Tarsus'ta da kurmuştur. Esasen bu yıllarda Amerikan İç Savaşı nedeni ile pamuk üretim alanları aramak durumunda olan İngilizlerin böyle tesisler kurması da doğaldır. </div></li><li><div align="justify">Mersina Oil Mill.Co.Ltd.:<br />Türkiye'de en büyük İngiliz Kuruluşlarından olan Wittall Şirketinin öncülüğünde 1900 yıllarında Londra'da kurulan Mersina Oil Mill Co. Ltd. tarafından, Mersin'de Tarsus yolu yakınlarında bir yağ fabrikası kurulmuştur. Şirketin 1400 paya bölünmüş olan 14.000 Sterlin sermayesi Wittall ailesine ait bulunuyordu. 1911 yılında şirket sermayesi iki katına çıkarıldı, ve yine aynı aileye ait olarak devam etti. Cumhuriyet'ten sonra bir süre Turyağ tarafından çalıştırıldı. I.Dünya Savaşı sırasında 1915 yılında Fransızlar tarafından denizden bombalanmıştır. </div></li><li><div align="justify">Bodasaki Fabrikaları :<br />Sonraları Şaşati'ler, İçpak, Çukurova Fabrikaları olan bu yerin yanında şu anda Merit Otelinin de bulunduğu 52 katlı bir Metropol Binası yer almaktadır. Fabrika yanında bulunan Bodasaki'ye ait evin üzerinde bulunan Yunanca yazıdan anlaşıldığına göre, fabrika ve ev 8.8.1910 tarihinde Thomas Anasyadis adında bir usta tarafından yapılmış. Fabrika önce sadece un fabrikası olarak yapılmış iken, sonradan sabun, buz, çeltik ve 4500 iğlik iplik fabrikaları ilave edilmiştir. Fabrika ayrıca, hindistan cevizinden coco yağı üretmekteydi. Fabrikaya istasyondan bir dekovil hattı bağlantısı vardı. Bu hat Mesudiye Mahallesinin kuzeyinden geçerek fabrikaya varıyordu. İşgalden sonra hat sökülmüştür.<br />Şimdiki Soğuksu Caddesi üzerinde Çukurova Ekmek Fabrikası karşısında, Mulla Hamit'e ait binada yine Bodasaki'ye ait bir un fabrikası mevcuttu. Bu fabrika da Küçük Hamam yanından gelen bir dekovil hattı ile istasyonla bağlantılıydı. 120 beygir motorla çalıştırılan Bodasaki Un Fabrikaları yılda 200.000 Kg. buğday işliyordu. </div></li><li><div align="justify">ASEO Fabrikaları :<br />1921 yılında kurulmuştur. Tarsus Caddesi üzerinde bulunuyordu. 150 beygir gücünde bir motorla çalışan fabrikada yılda 648.000 Kg. pamuk işleniyordu. </div></li><li><div align="justify">Kokanaki Fabrikası :<br />Mahmudiye Mahallesinde bulunan bu fabrika 1903 yılında inşa edilmiştir. 35 beygir gücünde bir gaz türbiniyle çalışıyordu. Pamuk ve Buz bölümleri vardı. Yılda 927.000 Kg. pamuk işlenmekte ve 35.000 Kg. buz üretilmekteydi. </div></li><li><div align="justify">Miğıdiç - Zelviyan Fabrikaları :<br />1911 yılında kurulmuştur. Çırçır, un, çevirme, pres ve kırma kısımlarından oluşuyordu. Yılda 1.5 milyon Kg. kozayı kabuğundan ayırır ve 2.280.000 Kg. kütlüyü pamuk haline getirirdi. 80 beygir gücünde bir buhar makinası ile çalışıyordu. </div></li><li><div align="justify">Mandeli Fabrikası :<br />Mesudiye Mahallesinde Cemal Paşa Caddesi üzerindedir. 1898 yılında kurulumuştur. 45 beygir gücünde bir buhar motoruna sahipti. Yılda 300.000 Kg. pamuk işlemekte ve 200.000 Kg. buz üretmekteydi. </div></li><li><div align="justify">Müftü Fabrikası :<br />Müftü Köprüsünü biraz geçtikten sonra sol tarafta idi. Su ile çalışan 150 beygirlik bir motorla çalışıyordu. Un ve pamuk kısımları bulunan fabrikada, yılda 25.000 Kg. un üretiliyor ve 6.000 Kg. pamuk işleniyordu. </div></li><li><div align="justify">Mavromati Un Fabrikası :<br />Cumhuriyet'ten sonra, Cumhuriyet Un Fabrikası adı ile çalışmış olan bu fabrika da su gücü ile çalışmaktaydı. Motor gücü 75 beygirdi. Yılda 144.000 Kg. un üretilir ve 100.000 Kg. pamuk işlenirdi. 12 adet çırçır makinasına sahipti. </div></li><li><div align="justify">İsa Ersoy Un Değirmeni :<br />Menteş Köyünde İsa Ersoy adlı kişiye aitti. </div></li></ol><p align="justify">Yukarıda sayılanların dışında, Silifke Caddesi üzerinde de Makarna Fabrikası ile çeşitli imalathaneler bulunuyordu. </p><p align="justify"><strong>Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Mersin Sanayii</strong></p><p align="justify">Cumhuriyetten hemen sonra tesis edilmiş veya eskiden Rum ve Ermenilere ait iken bunların muhtelif nedenlerle Türkiye'den ayrılmış olmaları ile Hazineye ve oradan da şahıs ve şirketlere intikal eden fabrikalardan hemen hemen günümüze kadar geleni olmamıştır. </p><ol><li><div align="justify">Çukurova Sanayi İşletmeleri T.A.Ş. Fabrikaları :<br />Bu fabrikanın aslı 1906 yılında Hanna Butros'dan satın alınan arsanın üzerine Bodasaki tarafından kurulmuş olan fabrikadır. Fabrika daha sonra Şaşati Biraderlere geçmiştir. Şaşatilerin mali krize uğramaları üzerine fabrika Maliye tarafından müzayedeye çıkarılmış ve büyük hissesi T. İş Bankasına ait olan İçel Pamuk ve Yağ T.A.Ş. (İÇPAK) firmasına 1938 yılında satılmıştır.<br />Fabrikada, 4500 iğlik iplikhane, un, çeltik, çırçır, buz ve coco yağı imal eden bölümler bulunuyordu. Hindistan cevizi ithalinin durması üzerine, yağ fabrikası çiğitten yağ üretmeye başlamıştır. İÇPAK, daha önce zarar etmekte olan fabrikanın birçok bölümlerini yenileyerek kâra geçirmiştir.<br />Mersin'de iş bulma yönünden büyük bir ihtiyaca cevap veren fabrikanın, yağ, sabun, çırçır, teneke bölümleri 1948 yılında tamamen yandı. Bu olaydan 10 yıl sonra elektrik kontağından çıkan bir yangın sonucunda un bölümü de tamamen yanmıştır. Fabrikada iplik ve dokuma bölümleri kalmış ise de, fabrikanın yeni yerine taşınmış olması sebebiyle, tarihi fabrika arsa haline gelmiştir. Arsa sonradan Etken adlı Anonim Şirkete ve oradan da Pamukbank'a geçmiştir. Şu anda burada 52 katlı Metropol Binası bulunmaktadır. </div></li><li><div align="justify">Veli tevfik Mobilya Fabrikası :<br />Mahmudiye Mahallesinde 159 sokağın sonunda faaliyette bulunan bu fabrika, sanırız Türkiye'de seri halinde mobilya üreten ilk ve tek fabrika idi. Her tür mobilya burada imal edilip yurt içine ve dışına sevediliyordu. Fabrika da ayrıca bir çırçır bölümü de bulunmaktaydı. 1930 yılında başlayan ve devam eden ekonomik kriz nedeni ile bu fabrika kapanmıştır. </div></li><li><div align="justify">Turyağ :<br />1910 yılında 14.000 sterlin sermaye ile Mersina Oil Mill Co. Ltd. tarafından kurulan fabrika, I. Dünya Savaşından sonra Ziraat Bankasına geçmiştir. Banka fabrikayı 1938 yılına kadar "Nebati Yağ ve Sabu Fabrikası" olarak işletmiş ve bu tarihten sonra "Türkiye Yağ ve Mamulatı Sanayi Limited Şirketi"ne 5 yıllığına kiraya verilmiştir.<br />İstanbul'da merkezi ve İzmir'de bir şubesi bulunan "Turyağ" Mersin'e de bir şube açmıştır. Mersin'deki fabrikayı 1948 yılına kadar işleten Turyağ, bu tarihten sonra fabrikayı kapatarak tasfiye etmiştir. </div></li><li><div align="justify">Mustafa Güleç Çırçır ve Prese Fabrikası:<br />Zelviyan ve Miğırdiç Kardeşler tarafından kurulan bu fabrika sonradan Hazineye ve Hazine satışından da Hacı Öemr (Kutay) ve Ziya (Eraydın) Beylere geçmiştir. 1944 yılında mustafa Güleç tarafından satın alınmıştır.<br />Fabrika yılda 500 ton pamuk işleme kapasitesine sahipti. 64 beygir gücünde bir lokomobil ile çalışmakta idi. Ayrıca çırçır bölümünde de 23 çırçır, bir prese ve bir şifleme bölümü vardı. Bu fabrika daha sonra faaliyetini durdurmuş ve yıkılarak yerine büyük binalar ve apartmanlar dikilmiştir.</div></li><li><div align="justify">Şükrü Şıhman - Buz ve Çivi Fabrikası :<br />Kuvayi Milliye Caddesinde eski Çukurova Fabrikasının karşısında bulunan bu fabrika 1926 yılında kurulmuş, buz ve çivi imal etmekte iken faaliyetini durdurmuştur. </div></li><li><div align="justify">M.Alanya ve Kardeşleri Fabrikası :<br />1926 yılında kurulmuştur. Şimdiki belediye binasının yanında şimdi bulunmayan bir binada nal ve saç işleri imalatı yapmaktaydı. 10 beygir kuvvetinde gaz motoru ile çalışmakta ve yılda 20.000 adet nal imal edilmekte idi. Daha sonraları bu tesislerde harman makinası imalatı da yapılmıştır. </div></li><li><div align="justify">Cumhuriyet Demirhanesi :<br />Mustafa Şaman 1926 yılında demir, torna ve tesviye atölyesi olarak Kuvvayi Milliye Caddesi'nde kurulan bu yer, daha sonra anonim şirkete dönüştürülerek, Şamamlar Demir Döküm Tesisleri adını alımıştır. Yakın zamana kadar, Türkiye'nin Çimento ve Şeker Fabrikalarına yedek parça imali ile birlikte yurt dışına komple çimento fabrikası da inşa etmiş bir firmayken, içine girdiği mali kriz sonucu kapanmıştır. </div></li><li><div align="justify">Perşembeler Fabrikası :<br />Abdülkadir Perşembe tarafından 1937 yılında tesis edilmiş, bilahare şirket haline dönüştürülmüştür. 50 beygir gücünde bir dizel motorla çalışan fabrikada 14 çırçır vardı ve yılda 500 ton pamuk işleniyordu. Abdülkadir Perşembe'nin ölümünden sonra depo haline getirilmiştir. </div></li><li><div align="justify">Sabun Fabrikaları :<br />Salah Gandur, Nazım Miskavi, Kadri ve Mustafa Sabuncu, Zekeriya ve Mehmet Ergenç, Şevket Pozcu, Sadettin Abdülgani ve Vecihi Haddat Sabun fabrikaları uzun süre faaliyet göstermişlerdir. Ancak şu anda hiçbiri faaliyetini sürdürmemektedir. </div></li><li><div align="justify">Rakı İmalathaneleri :<br />Vital Strumza, şimdiki Toros Oteli civarında kurulu bir tesiste rakı imal etmekteydi. Bu tarihlerde içki imali serbestti. Şevki Sürür ve Kız markalaı rakılar burada imal ediliyordu.<br />Hacı Kurtzade Abdülhamit 1927 yılında rakı imaline başlamıştır. Soğuksu caddesi üzerinde bulunan imalathanesinde Kurt markalı rakıyı imal ediyordu. 1926 yılında kurulan Azazoğlu Mehmet İmalathanesinde Dilşad marka rakı imal ediliyordu.<br /></div></li></ol>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-13999404058795128922007-10-03T17:56:00.000+03:002007-10-03T17:57:10.255+03:00Mersin Serbest BölgesiHazırlanmaktadır...<br /><a href="http://www.mesbas.com.tr/">www.mesbas.com.tr</a>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-63432112756128965732007-10-03T17:49:00.000+03:002014-04-15T17:18:19.776+03:00Modern Mersin Limanı, Eski İskeleler, Mersin Feneri<div align="justify">
Mersin Limanı'nın inşasına 1954 yılı Mayıs ayında başlandı. İnşaat, daha önce Trabzon Liman inşaatını yapmış olan Hollanda Kraliyet Liman İnşaat Şirketi'ne ihale edildi. 1961 yılında liman hizmete açıldı ve bu arada inşaatla birlikte deniz doldurularak sahilde çok geniş bir arazi kazanıldı. Daha önceleri deniz, şimdiki Mersin Oteli'nin yerinde bulunan Ticaret ve Sanayi Odası binasının altına kadar uzanmaktaydı. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDxFK5Es41mhf3IWgK0TXU5CsLvVQJvHZAftW2yc9f0tisrIOhEjtN7px_ycWMUu9acxgJtyY3SzZtEDRTwVzTTrYdwhNa9f2spy1HGx_0E8pt894Ub3FUowxmOmPXtiMQeQSXBv_3tsAe/s1600/Mersin-liman-02.jpg" rel="nofollow" target="_blank"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDxFK5Es41mhf3IWgK0TXU5CsLvVQJvHZAftW2yc9f0tisrIOhEjtN7px_ycWMUu9acxgJtyY3SzZtEDRTwVzTTrYdwhNa9f2spy1HGx_0E8pt894Ub3FUowxmOmPXtiMQeQSXBv_3tsAe/s400/Mersin-liman-02.jpg" height="212" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
</div>
<div align="justify">
Bugün Mersin Limanı, Türkiye'nin en büyük ve Avrupa'nın 10 büyük limanından birisidir. </div>
<div align="justify">
<b>Limanın Karakteristikleri:</b>Mersin Limanı 36 derece 47' 30" kuzey enlemi, 34 derece 38' 00" doğu boylamı mevkiindedir. Demiryolu bağlantılı Haydarpaşa, Derince, Bandırma, Samsun, İskenderun limanları gibi TCDD ve Limanları tarafından işletilmekteydi, ancak 2005 yılında özelleştirilmiş ve 2007 yılında PSA-Akfen grubuna 36 yıllığına işletmesi devredilmiştir.</div>
<div align="justify">
Limanın 1539 metre uzunluğunda Batı Mendireği ve 2933 metre uzunluğunda Doğu Mendireği ile 3.250.000 metrekare deniz alanı ve 1.277.368 metrekare kara alanı bulunmaktadır. </div>
<div align="justify">
<b>Rıhtımlar:</b>269 metre uzunluğunda ve 10 metre derinliğinde serbest bölge rıhtımı, Akaryakıt tahmil tahliyesi için 350 metrelik akaryakıt iskeleri, hububat tahmil tahliyesi için 2x275 metrelik silo iskelesi, yolcu gemileri için 150 metrelik rıhtım, feri ve RO-RO gemileri için kapak atmaya müsait rıhtımlar ve diğer ticari amaçlı gemilerin tahmil ve tahliye yapabilecekleri 6 ile 11 metre derinliğinde toplam 3.531 metre uzunluğunda rıhtım ve iskeleler mevcuttur. </div>
<div align="justify">
<b>Dalgakıran ve Mendirekler:</b>Mersin Limanı Güney ve Batı rüzgarlarına karşı korunması için iki ayrı tarzda yapılmış mendireklerle çevrilidir. Her iki mendireğin 265 metre açıklıkta giriş ve çıkış boğazı mevcuttur. Boğazın batısındaki mendirek yığma taş usulü ile inşa edilmiş olup 1539 metre uzunluğundadır. Doğuda bulunan beton mendirek 2933 metredir. Ayrıca bir denizaltı mendireği de mevcuttur. </div>
<div align="justify">
<b>İskeleler:</b>1940 yılında dünyaya gelen Mersinliler, 14 yaşında iken Mersin'in sahil durumunun bugünkünden çok değişik olduğunu bilirler. O zamanlarda Mersin Otelinin bulunduğu yer, Mersin Postahanesi ve şimdiki Latin Kilisesi deniz kıyısında idiler. 1870'li yıllarda Uray Caddesi de deniz kıyısıydı. Daha eski yıllarda Yoğurt Pazarının bulunduğu yer de öyle. O vekitler Mersin'de deniz taşımacılığı iskelerden yapılır, yolcu da buralardan sandallara binerek vapurlara gidebilirdi. </div>
<ol>
<li><div align="justify">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-cHwUbTUhDoI/Rt_ngdXFdoI/AAAAAAAAAG0/g3Yj9RHomvc/s800/em_denizden4.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-cHwUbTUhDoI/Rt_ngdXFdoI/AAAAAAAAAG0/g3Yj9RHomvc/s800/em_denizden4.jpg" height="148" width="320" /></a><b>Mersin'in ilk iskelesi, şimdiki Uluçarşı'nın önünde, eski Gümrük Meydanı'nın ucunda yapılmış iskeledir.</b> İlk durumunda taşlar yığılarak yapılmış, iptidai durumda bir iskeledir. Mersin'in kuruluşundan sonraki yıllara tesadüf etmektedir. Sonradan yeniden inşa edilerek ithalat ve yolcu iskelesi halini almıştır. 110 metre uzunluğunda ve 12 metre genişliğindeydi. Üzerinde dekovil, buhar ve sonraları elektrikle çalışan yükleme ve boşaltma vinçleri bulunuyordu. İskele ucunda yolcu salonu olarak kullanılan ahşap bir yapı vardı. Bu iskele Gümrük iskelesi olarak bugünkü liman yapılıncaya kadar hizmet vermiştir. </div>
</li>
<li><div align="justify">
<b>Taş İskele halen yıkılmış bulunan Azak Han'ın karşısında idi.</b> 1866 yılında yapılmış olup, ihracat iskelesi olarak kullanılıyordu. Uzunluğu 95, genişliği ise 5 metreydi. Vinci yoktu ve boşaltma işçi gücü ile yapılırdı. Mallar, uzun 4 tekerlekli at arabaları ile iskelenin ucuna kadar getirilir ve burada gemilere yüklemek üzere mavnalara bindirilirdi. </div>
</li>
<li><div align="justify">
<b>Şimdiki Ticaret ve Sanayi Odası binasının önünde ahşap bir iskele bulunuyordu.</b> 1880 yılında inşa edilmiştir. Mersin Limanı yapılırken hala mevcuttu. </div>
</li>
<li><div align="justify">
<b>Şimdiki Toros Otelinin yerinde bulunan ve 1883 yılında Mavromati tarafından yapılmış bulunan bir iskele mevcuttu.</b></div>
</li>
<li><div align="justify">
<b>1909 tarihinde, şimdiki yolcu salonunun bulunduğu yere yakın bir yerde, Almanlar tarafından yapılmış demir bir iskele bulunuyordu</b> ancak limanın yapıldığı tarihlerde mevcut değildi. Sadece demir kazıkları durmaktaydı.</div>
</li>
<li><div align="justify">
<b>Şimdiki Emniyet Binasının önünde Belediye tarafından 1923 yılında yaptırılmış 1430 metre uzunluğunda, 10 metre genişliğinde bir iskele vardı. </b></div>
</li>
<li><div align="justify">
<b>Gazhane iskelesi, </b>eski umumi mağazalar depolarının yanında, şehrin Gazhanesinde bulunuyordu. Sadece petrol ve petrol ürünlerinin yükleme ve boşaltılması için 1910 tarihinde inşa edilmişti. Ayakları demir, kendisi ahşaptı. 100 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğindeydi. Liman inşa edildiğinde mevcut değildi. </div>
</li>
<li><div align="justify">
<b>Devlet Demiryolları ve Limanları beton iskelesi,</b> 140 metre uzunluğunda ve 16 metre genişliğindeydi. 1928 yılında tamamen beton olarak inşa edilmişti. Halk arasında buba Alman iskelesi de denmekteydi. Tren hattı iskelenin ucuna kadar uzanıyordu. İskelede, 2 adet 3, 1 adet 15 tonluk olmak üzere 3 adet vinç vardı. Liman inşa edildiğinde çok iyi bir şekilde hizmet veriyordu. </div>
</li>
<li><div align="justify">
<b>Umumi Mağazalar İskelesi</b>, Umumi Mağazaların eski depolarının bulunduğu yerdeki bu iskele sadece bu kuruluşa aitti. 1938 yılında inşa edilmişti. 120 metre uzunluğunda ve 12 metre genişliğindeydi. İskelenin bulunduğu alan, I.Dünya Savaşı'nı müteakip, kan kullanmak suretiyle gübre imal etmek için başvuran bir kişiye tahsis edilmiş, ancak tahsisi alan kişi bu işi yapmamıştır. Umumi Mağazalara, iskeleyi inşa etmelerinden sonra, bu kişinin varislerinin mahkemeye başvurmaları, iskelenin durumunu epeyce etkilemişti. Liman inşası sırasında bu iskele hala mevcuttu. </div>
</li>
</ol>
<div align="justify">
<b>Mersin Feneri</b><br />
<br />
Mersin, bucak dahi olmamış, köy durumunda iken, şimdikinin 50 metre kuzeyinde demirden 4 ayak üzerinde, basit bir kule halinde ve bir petrol lambası ile işaret veren bir fener vardı. Sonradan, Müftü Deresi'nin getirdiği kum ve taş nedeniyle deniz çekilince, yeni bir fener yapılması gündeme gelmiştir. </div>
<div align="justify">
1880 tarihinde bir Fransız Firması tarafından yapılan bu fener, gaz yağı ile çalışmakta ve 20 saniyede bir şimşek çakan kuvvetli bir fenerdi. 12 milden görülebiliyordu. V.Cuinet, fenerin ikinci sınıf bir fener olduğunu, iki dakikada bir yanıp sönen ve 14 mil etkinliği olan bir fener olduğunu yazmakta, Adana Vilayet Salnamesi ise etkinlik mesafesini 6 mil olarak belirtmektedir. 1966 yılında yenilenen Mersin Feneri, bir seyir feneridir. Mendirekteki gibi bir işaret feneri değildir. Asetilen ve elektrikle çalışmaktadır. Otomatiktir ve her 10 saniyede 32 şimşek çakmaktadır. Akdenizdeki fenerlerin en güçlüsüdür. İsveç malı ve AGA marka olan fenerin yeni etkinlik alanı 18 mile kadar çıkmıştır.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-BR8vBejP1vkvhY7Rl3cxM9dk0nHkIHCFtrJYuFDraSubBc0r-PO7UN9fMO1tfluy4z8_TmJuNegGrqN2Z84F8pRPNi9BOlvxm0yEVF0ZIDTXpNXBFexRnbibpl8zoVur3eqLX4fpg5Kp/s800/Mersin%2520Deniz%2520Feneri.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-BR8vBejP1vkvhY7Rl3cxM9dk0nHkIHCFtrJYuFDraSubBc0r-PO7UN9fMO1tfluy4z8_TmJuNegGrqN2Z84F8pRPNi9BOlvxm0yEVF0ZIDTXpNXBFexRnbibpl8zoVur3eqLX4fpg5Kp/s400/Mersin%2520Deniz%2520Feneri.jpg" height="267" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/4/49/Mersin_lighthouse.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/4/49/Mersin_lighthouse.jpg" height="400" width="298" /></a></div>
<br /></div>
MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-1638621126801311592007-10-03T17:42:00.000+03:002007-10-03T17:48:58.193+03:00Mersin Liman Şirketi<div align="justify">Mersin'in ilk Yıllarında Limanın Durumu: </div><p align="justify">1830 yıllarında, Mersin deniz kıyısında bir köydür. Sahilde birkaç tuğla mezar, ve huğ adı verilen ağaç dallarından yapılmış bir barakadan ibaretti. Tarsus, Adana, Silifke, Mersin köy iken gelişmiş yerleşim birimleriydi. Denizle irtibatlarını kendi limanları vasıtasıyla sağlıyorlardı. Tarsus'un iskelesi, Tarsus Irmağının eskiden denize döküldüğü şidiki Yeniköy yakınlarında bulunan Reğma adlı şehirde bir iskeleydi. Burada tersaneler de bulunmaktaydı. Adana'nın iskelesi ise Yumurtalık'taydı. 1832 yılında Mersin ve bölgesini işgal eden Mısırlı İbrahim Paşa, askerlerinin denizden ikmalini, Kazanlı ve Taşucu iskelelerinden yapmaktaydı, ancak bu iskeleler kısıtlı hizmet verebiliyorlardı ve bölge de kara ulaşımından yoksundu. Mersin, ancak 1850 yıllarından sonra bölgeye yararlı bir iskele durumuna gelmiştir. Bu tarihleri takip eden yıllarda Mısır'da Süveyş Kanalı inşa edilmeye başlanmış ve Mersin, Kereste ihracatı için gerekli bir iskele haline gelmiştir. Adalar'dan, Kapadokya'dan, Kıbrıs'tan, Lübnan ve Süriye'den insanlar bu bölgeye akın etmeye başlamışlardır. 1886'da Adana-Mersin demiryolu da açılınca Mersin bir liman şehri olarak önemini arttırmıştır. Tabii bu liman gerekli tesislerden yoksundu. Ancak küçük tekneler yanaşabiliyordu ve taşıma işleri özel kişilerce gerçekleştiriliyordu. 1860 tarihinden itibaren bazı iskeleler inşa edilmeye başlanmıştır. Resmi kayıtlarda rastlanamamakla beraber Mersin'de Liman hizmetlerini Tekel olarak yapan Hacı Abdülkadir Saydavi, Hamit Hayfavi, Abdullah Mığrıbi gibi isimleri, Mersin'in yaşlı kişilerinin anlattıklarından öğreniyoruz.</p><p align="justify">Deniz işleri ile uğraşan kişiler, Mersin'in dağlık kısımlarından gelerek Mersin'e yerleşenler değildir. Daha ziyade, Lazkiye'den gelenler bu işle uğraşmışlardır. Adana Vilayet Salnamesinde, Liman hakkında bazı ufak tefek bilgiler verilmiştir. </p><p align="justify">1879 tarihinde Liman Reisi Ömer Kaptan, Kurşun Memuru Hacı Nikola Ağa ve Fener Memuru Mösyö Vitalisi'dir. 1891 yılında Reis Arif Kaptan'dır. Limanda bir karantina teşkilatı kurulmuştur. Bunun doktorluğunu da Domineko isimli bir kişi yapmaktadır. 1892 yılında bu görev Dr.Amedya Efendi tarafından yapılmaya başlanmıştır. </p><p align="justify">1890'larda, doğal liman çevresinde Taşımacılık Acentaları ve konsolosluklar kurulmaya başlandı. Limana gelen gemilerin sayısı artmaya başlayınca, ihtiyaca göre yeni iskeleler yapıldı. 1915'de Mersin Limanı'na günde 20-25 gemi ve yelkenli geliyordu. </p><p align="justify">Cumhuriyet'in ilk yıllarında Mersin Limanı'ın gelişimi devam etti. Liman işlerinin gelişimi, hizmetin ciddi bir kuruluş eliyle yönetilmesini gerekli kılmıştır ve bu nedenle de bir şirket kurulumuştur. </p><p align="justify"><strong>Mersin Liman Şirketi<br /></strong>Mersin Liman İşleri İnhisarı T.A.Ş. ismi ile 29.8.1927 tarihinde kurulmuştur. Kurucu ortakları Mersin Hususi Muhasebesi, Mersin Tarsus ve Adana Belediyeleri, Mersin Ticaret Odası ve İktisat Vekaleti'dir. Şirketin sermayesi 200.000 TL.dir. </p><p align="justify">Şirket, Liman hizmetlerini, 6 adet Romörkör, 67 Şat, 45 Mavna ve 10 adet kayıkla yürütmekteydi. </p><p align="justify">Şirket Liman hizmetlerini, 1939 yılına kadar gittikçe artan bir kapasite ile gördükten sonra, bu yıldan itibaren toplam işlemlerde bir düşüş yaşanmaya başlanmıştır. II.Dünya Savaşı'nın neden olduğu bu sıkıntılı durum sonucunda, bazı günler Mersin Limanı'na gelen gemi sayısı 14'e kadar düşmüştür. 1939 yılında linan gelen gemi sayısı 406 iken, bu rakam 1940 yılında 197 ve 1941 yılında 200 olmuştur. Liman Şirketi bu nedenle bir kısım işçilerin işine son verdiği gibi, çalışanların da ücretlerini yarıya indirmiştir. </p><p align="justify"><strong>Şirketin Devletçe Satın Alınması</strong><br />Şirket 1942 yılında tasfiye kararı ile birlikte Hükümete devri kararını almıştır. Şirketle Hükümet arasında 3.4.1942 tarihinde düzenlenen ve imzalanan mukavele, 14.8.1942 tarih ve 4302 sayılı kanunla onaylanmıştır. Şirketin satış bedeli 400.000 TL.dir. Şirkete ait her türlü tesisat, arazi, antrepo, kara ve deniz araçları, 3. şahıslardaki hak ve alacakları da devredilmiştir.<br />Limanın Devri tarihinde Mersin'de faal 4 iskele bulunuyordu. </p><p align="justify">Latin Kilisesi karşısından denize uzanan demiryolu bağlantılı beton iskele, Yarı harap duruma gelmiş olan Belediye İskelesi, Azak Han'ın karşısında bulunan Taş İskele ve Uluçarşı'nın önünde bulunan Gümrük İskelesi. </p><p align="justify"><strong>Limanın son durumu:<br /></strong>12 Ağustos 2005 günü Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi (TCDD) Genel Müdürlüğü'ne ait Mersin Limanı'nın 36 yıllık işletme hakkı verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesi ihalesini, 755 milyon dolarla en lüksek teklifi veren PSA-Akfen Ortak Girişim Grubu kazandı. 2007 yılında ise devir işlemleri gerçekleşti ve Liman PSA-Akfen tarafından işletilmeye başlandı.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-52301909712934886562007-10-03T17:37:00.000+03:002013-10-23T09:06:04.199+03:00Mersin Bankalar, Borsalar, Özel Bankalar<b>Mersin'de Bankalar...</b><br />
....................................................<br />
<b>Borsalar...</b><br />
<br />
- Mersin Ticaret Borsası - <a href="http://www.mersintb.org.tr/">www.mersintb.org.tr</a><br />
<br />
OSMANLI'DAN CUMHURIYET'E:<br />
XIX. Yüzyıl’ ın ikinci yarısında ticaret hacminin genişlemesi, bir takım sorunları beraberinde getirmişti. Nakliye, depolama gibi sorunlara çözüm üretilebilirken, ürünlerin pazara çıkma koşullarındaki sağlıksızlık ticari yaşamı olumsuz etkiliyordu.<br />
Osmanlı Devleti’nin 1886’ da yayınladığı ve borsalara ait ilk düzenleme olan Umum Borsalar Nizamnamesi’nde, borsaların kurulması işini devletin üstlendiği, her şehirde ancak bir borsa kurulabileceği açıkça belirtiliyordu.<br />
İlk ticaret borsası 1891 yılında tarımsal alım satımın en yoğun yaşandığı İzmir’de kuruldu.<br />
<br />
MERSİN'DE İLK ADIM:<br />
1923 te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, askeri zaferin arkasından hızla ekonomik sorunlara el attı.<br />
1926 yılı başlarında 3. İnönü Hükümeti memleketin önemli miktarlarda üretim, tüketim ve ihracat merkezlerinde borsaların açılmasına dair bir karar aldı.<br />
Bu karar üzerine Mersin Ticaret Odası bir girişim başlattı. Bu girişimin sonunda odanın bu konuya ilgi duyan birkaç üyesi toplanarak Mersin Ticaret Borsası’nın ilk nüvesini oluşturdu. 29 Ağustos 1926 günü toplanan komite kendi arasından gizli oyla ilk yönetim kurulunu ve başkan ile başkan yardımcısını seçti. İlk komitede Fabrikatör Yusuf Ziya bey, Hüseyin Salih bey, Sait Ömer bey, Şıhmanzade Şükrü bey, Ergirzade Ali bey, Küçük Osmanzade Suphi bey ve Kırzade Kazım bey bulunuyordu.<br />
Bu komite kendi arasından başkanlığa Ergirzade Ali Bey’i, başkan yardımcılığına da Şıhmanzade Şükrü Bey’i seçti.<br />
Teşebbüs heyetinin 7 kişiden oluşması yeterli olmayınca 9 kişiye tamamlanması amacıyla Ticaret Odası'ndan Taşçızade Hüseyin Bey ile Sadettin Abdulgani Bey de heyete dahil edildi.<br />
<br />
BORSA DOĞUYOR:<br />
9 kişilik heyet, 20 eylül 1926 günü Ticaret Bakanlığı' na başvurarak gerekli izin ve onayları aldı.<br />
İlk borsa onay aldığı gün şimdiki Mersin Oteli' nin yerinde bulunan Ticaret Odası' nın giriş katında işlem yapmaya başladı.<br />
Kayıtlı 62 üyesi olan o günkü adı ile “Mersin Ticaret ve Zahire Borsası” nın ekibi, umum katibi (genel sekreter), tescil memuru, veznedar, borsa komiseri, takip-muayene memuru ve bir odacıdan oluşuyordu.<br />
İzmir Ticaret ve Zahire Borsası' ndan alınan yönetmeliğin 12. maddesi uyarınca encümene Bölge Ticaret Müdürü Mansur Bey de dahil edilmişti.<br />
<br />
İLK SEÇİMLER:<br />
Müteşebbis Heyet' in görev süresi 1 ağustos 1927' de sona erdi ve 29 Ağustos 1927' teki Birinci Olağan Genel Kurul' da 4 dereceye gruplanan üyelerden 1 ve 2. derece olanlar arasından, üç buçuk yıl görev yapacak 9 kişilik yeni yönetim kurulu seçildi.<br />
Başkan, başkan yardımcısı ve üyeler: Sait Ömer Bey, Yusuf Ziya Bey, Fahrettin Ziya, Şıhmanzade Şükrü, Taşçızade Hüseyin, Küçük Osmanzade Suphi, Kırzade Kazım, Necip Mecit, Bölge Tic. Md. Mansur Bey<br />
<br />
TEKSİR VE TELSİZLE TANIŞMA:<br />
Mersin Ticaret Borsası kuruluş döneminde Türkiye’de ilkleri uygulamış, teknolojik gelişmeleri Türkiye’ye getirerek üyelerinin ve Mersin’in hizmetine sunmuştur.Örneğin kuruluştan itibaren borsa fiyatları günü gününe teksir edilerek bülten halinde yayınlanıp üyelerin hizmetine sunulmuştur.<br />
4 Mayıs 1927'de bir ilk gerçekleştirildi: Borsada telsiz sisteminin kurulması ile İstanbul Ticaret Borsası, Kambiyo ve esham (menkul kıymetler ve döviz) borsaları haberleri anında ve düzenli olarak üyelerin hizmetine sunuldu.<br />
1927 koşullarında İstanbul haberlerini içeren bir gazetenin 3 gün sonra Mersin’de okunabildiği günlerde borsa ve döviz fiyatları ile ekonomiyi ilgilendiren haberlerin anında Mersin’e ve üyelere sunulması çok önemli bir hizmetti.<br />
27 Eylül 1927 de ikinci bir ilk daha gerçekleştirildi: O günlerde dünya pamuk borsalarının kalbinin attığı Liverpool Borsası ile bir protokol imzalanarak Türkiye borsaları dışında dünya borsalarındaki gelişmeler de telsiz marifetiyle alınıp borsa üyelerinin ve Mersin' in hizmetine sunuldu.<br />
<br />
İZMİR FUARI'NIN TAKDİRNAMELİ KATILIMCISI:<br />
O günün koşullarındaki ilklere imza atan Mersin Ticaret Borsası, 17 Ağustos 1927' de 9 Eylül İzmir Sergisi'ne (sonraki adıyla Uluslararası İzmir Fuarı) katılma kararı aldı.1927 İzmir sergisine katılanlar Mersin Ticaret Borsası pavyonuna diğerlerinden daha fazla ilgi gösterdiler. Burada Mersin’den götürülen iştigal alanına giren tarım ürünleri sergileniyor ve resimlerle bölge ticareti ve ürünleri tanıtılıyor, bir broşürle gerek sergiyi gezenlere Mersin, Tarsus, Adana ticaret ve tarımı ile sanayideki gelişmeleri hakkında bilgi veriliyordu.<br />
Sergiyi gezen İzmir’li tüccarlar, telsizle alınan dünya pamuk fiyatlarının anında yayınlandığı, İstanbul kambiyo ve esham borsa fiyatlarının duyurulduğu bu pavyonu hayranlıkla geziyorlardı.<br />
O yıl İzmir Fuarı' na Türkiye’ den katılan tek borsa olan Mersin Ticaret Borsası, İzmir Fuarı'ndan takdirname ile ayrıldı.<br />
<br />
NİZAMNAMELER:<br />
1927-1943: İzmir Ticaret Borsası'ndan alınan nizamname<br />
1943-1951: 4355 Sayılı Kanun<br />
1951-2004: 5590 Sayılı Kanun<br />
2004 ve sonrası: 5174 Sayılı Kanun<br />
<br />
BORSA KENDİ BİNASINDA:<br />
1943'te günümüzde Merkez Postanesi koli servisinin bulunduğu, o zamanki adıyla Ziya Paşa oteli binası satın alınarak ilk kendi binasında hizmet vermeye başladı. Ziyapaşa Kahvesi olarak bilinen zemin kat restore edilerek borsa kulübü olarak üyelerin sosyal aktivitelerine sunuldu.<br />
1951/1963 yılları arasında borsa bölgenin nihai pazarı olması nedeniyle kotasyona dahil maddeler ihracat ve imalata yönlendirilmiştir.<br />
1973'te, 30 yıl sonra, Borsa Sarayı'nın 2. katına yerleşilmiş, 1997' de ise katın tamamı satın alınarak, yardımcı birimler (arşiv, depo gibi) hariç 750 metrekare kapalı alan hizmete sunulmuştur.<br />
2007 yılında, Yenihal Kavşağı' ndaki 25 dönüm arazi üzerine kurulan Ticaret Borsası Kompleksi' ne taşınılmıştır.<br />
<br />
60 YIL ÖNCEKİ ALICI ÜLKELERİMİZ:<br />
Hububat: İsrail,Ürdün,Mısır,Yugoslavya<br />
Bakliyat: Suriye, Irak, Lübnan, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Mısır<br />
Canlı Hayvan: Suriye, Lübnan, İsrail, Kuveyt<br />
Keçi Boynuzu: Lübnan, İsrail, Fransa<br />
Pamuk: İngiltere, Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika, Polonya, Yugoslavya<br />
Küspe Pamuk Çekirdeği: Lübnan, İsrail, İtalya, Almanya, Hollanda, Belçika, Polonya<br />
Kuru meyveler: Lübnan, İsrail, Ürdün, Suriye<br />
Narenciye: Suriye, Mısır, Batı Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Rusya<br />
Deri ve Yapağı: İngiltere, Fransa, İtalya, Batı Almanya, Rusya<br />
<br />MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-74931603703814707352007-10-03T17:25:00.000+03:002014-06-19T09:51:51.416+03:00Mersin Ticaret ve Sanayi Odası<div align="justify">
1886 yılında "<strong><em>Mersin Ticaret Odası</em></strong>" adı ile kurulmuş, Türkiye'nin en eski odalarından birisidir. İstanbul Ticaret Odası 14.1.1882 tarihinde "<strong><em>Dersaadet Ticaret Odası</em></strong>" adı ile kurulmuştur. </div>
<div align="justify">
Odaların kuruluşlarında yönetimlerinin bir nizamname ile olduğu anlaşılmaktadır. </div>
<div align="justify">
4355 sayılı kanun ve 2/19900 sayılı kararnameye müsteniden yayınlanan nizamnameye göre Odaların belirtilen hizmetleri görmek ve mesleki tesanüdü temin için kurulmuş bir amme kuruluşu olduğu hükme bağlanmıştır. 655 sayılı kanun ile Ticaret ve Sanayi Odaları Kanunu ile ekli tüzüğü olan Umum Borsalar Tüzüğü yürürlükten kaldırılmıştır. </div>
<div align="justify">
5.3.1950 tarihli 5590 sayılı "<strong><em>Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği</em></strong>" Kanunu yürürlüğe konulmuştur.</div>
<div align="justify">
18.05.2004 tarihinde ise 5174 sayılı "<strong><em>Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar</em></strong>" Kanunu yürürlüğe girerek, 5590 sayılı kanunu yürürlükten kaldırmıştır.</div>
<div align="justify">
Ancak, yine de zorlukla bulunan bazı belgelerden anlaşıldığına göre, 1900 yılından önce 8 ve 1900 - 1914 yıllarında 22 ve 1915 - 1920 yılları arasında 19, 1921 - 1922 yılları arasında 26 firmanın Oda'ya kaydı yapılmıştır. Aslında kayıtların bu rakamların çok üzerinde olması gerekir, fakat bulunabilen belgelerden ancak bu kadarı öğrenilebilmiştir. </div>
<div align="justify">
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası'nın kurulduğu 1886 yılından 1926 yılına kadar geçen 40 yıllık süreye ait arşivin mevcut olmadığı, bu döneme ait hiçbir kayıt ve belgeye rastlanmadığı, Oda tarafından yayınlanan "<strong><em>Cumhuriyetin İlk Yıllarında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası</em></strong>" adlı kitapta belirtilmiştir. </div>
<div align="justify">
1926 yılında Oda'ya kayıtlı üye sayısı 243'tür. Bunun 184 adedi ferdi, 65 adedi şirkettir. Kayda göre, 112 Türk, 22 yabancı uyrukludur. 134 adedinin tabiiyeti belli değildir. Tabiiyeti belli olmayan bu 134 firmanın büyük kısmının yabancı firmalar olduğunu kabul etmek doğru olur. Nitekim yine bu bölümde Annuare Commerciale adlı broşürden aktardığımız firma isimleri bu kabulümüzü doğrular niteliktedir. </div>
<div align="justify">
1926 - 1933 yılları arasında Oda'ya kayıtlı firma adeti 762 olup, bunun %11'i yabancı ülke vatandaşlarıdır. Aynı dönem içerisinde 418 firmanın kaydı silinmiştir. </div>
<div align="justify">
Oda Teşkilatı, ilk yıllarda bugüne oranla hayli değişik bir durum arz etmektedir. </div>
<div align="justify">
1927 yılında Mer'i Nizamnameye göre Odanın komisyonları şöyledir. </div>
<ul>
<li><div align="justify">
İstihbarat ve Neşriyat Komisyonu, </div>
</li>
<li><div align="justify">
Ticareti Dahiliye Komisyonu, </div>
</li>
<li><div align="justify">
Ticareti Hariciye Komisyonu, </div>
</li>
<li><div align="justify">
Esnaf Teşkilat Komisyonu, </div>
</li>
</ul>
<div align="justify">
Cumhuriyetten sonra, Ticaret ve Sanayi Odası adını alan Oda'nın üye sayısı her yıl artmıştır. 1951 yılında 765, 1970 yılında 1800, 1981 yılında 4500 ve kuruluşunun 100. yılı olan 1986 yılında 5886 olan üye sayısı 1990'da 7000 ve 1997 yılında 12000'leri aşmıştır. </div>
<div align="justify">
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Cumhuriyetin ilk yıllarında şu anda Mersin Oteli'nin bulunduğu yerdeki iki katlı binada faaliyetini sürdürmüştür. Bu binanın yıkımından sonra yine mülkiyeti olan, Belediye binası bitişiğindeki Tüccar Kulübü Derneği'nin altında faaliyetine devam etmiştir. Binanın çok eski ve yetersizliği nedeniyle aynı yerin karşısındaki Sosyal Sigortalar işhanının üst katında kiracı olarak 1982'den, 1990 yılına kadar kalmıştır. Kuruluşunun 100. yılı olan 1986'da eski bina yıkılarak, 15 Ekim 1986'da törenle yeni binanın temeli atılmıştır. 1990 yılında tamamlanan yeni bina 1065 m2 oturumlu, 6 katlı, Türkiye'de örnek teşkil edecek modern binasıyla, hızla gelişen Mersin ekonomisine ayak uydurmuştur.<br />
<br />
<table 100="" border="1" cellpadding="1" cellspacing="1" width:=""><tbody>
<tr><td><strong><span style="color: red;">--> Blogger'ın Notu</span></strong></td></tr>
<tr><td><div class="separator" style="clear: both; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmBPJidz8VazMxy_OqIt0aiYMDCxXrRDlYV4jb84zRNgzL12u5YjMLlUBzTGuixvNR6i-YZQqYaiWny7vwr8Rf6uV4NDbgH7gdFZQkm4qYOV3Aq6_8AkXxYAgOyWOBzGy9RsnQbNeM75o/s1600/Mersin+-+Ticaret+Okulu+-+Ziyapa%25C5%259Fa+Gaz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmBPJidz8VazMxy_OqIt0aiYMDCxXrRDlYV4jb84zRNgzL12u5YjMLlUBzTGuixvNR6i-YZQqYaiWny7vwr8Rf6uV4NDbgH7gdFZQkm4qYOV3Aq6_8AkXxYAgOyWOBzGy9RsnQbNeM75o/s1600/Mersin+-+Ticaret+Okulu+-+Ziyapa%25C5%259Fa+Gaz.jpg" height="205" width="320" /></a></div>
<div style="color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3aJE0wx3V3dOAHGEjVY6UlZMJrng-Rm5GR51T7cWIVSw36rrVjjG2qwS1qZVFWPRYwVQNzKTErKoR_PdZ2OpYNEO3iUlmSC7fQ7S5IVTUcDP2z60DDJw7wEBbmXvq2vUqb4DaNTS2RII/s1600/mersina59.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3aJE0wx3V3dOAHGEjVY6UlZMJrng-Rm5GR51T7cWIVSw36rrVjjG2qwS1qZVFWPRYwVQNzKTErKoR_PdZ2OpYNEO3iUlmSC7fQ7S5IVTUcDP2z60DDJw7wEBbmXvq2vUqb4DaNTS2RII/s1600/mersina59.jpg" height="206" width="320" /></a></div>
<div style="color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQJMe8pmzpGH37QYeAIeYfffp-3PevzN4QYnM3wzLWI0GxQC_yqQCCG3w7ilNzzhR4-3m8rhmJZ7JCBdscRnygir6I05tO28LAObqt-qaAr_b47evm0S8ULOkmnMdDWWLSzpIox71NxYU/s1600/ziya-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQJMe8pmzpGH37QYeAIeYfffp-3PevzN4QYnM3wzLWI0GxQC_yqQCCG3w7ilNzzhR4-3m8rhmJZ7JCBdscRnygir6I05tO28LAObqt-qaAr_b47evm0S8ULOkmnMdDWWLSzpIox71NxYU/s1600/ziya-1.jpg" height="202" width="320" /></a></div>
<div style="color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjku7RJliTHNy-sCvKWeXCcoI50gscWwljb3uBZQDs22r2wBgWQciN2XzIQfDYNZ_PVuOP3n_oqszKUr3si8igr6-VNpYVvmkwonjMcmX_41Cs40KCCLjxLI89RkXEbDpZbg12OLbIwcvc/s1600/ziyapa%25C5%259Fa.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjku7RJliTHNy-sCvKWeXCcoI50gscWwljb3uBZQDs22r2wBgWQciN2XzIQfDYNZ_PVuOP3n_oqszKUr3si8igr6-VNpYVvmkwonjMcmX_41Cs40KCCLjxLI89RkXEbDpZbg12OLbIwcvc/s1600/ziyapa%25C5%259Fa.jpg" height="205" width="320" /></a></div>
<div align="justify">
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 1940lı yıllara kadar Ziyapaşa Gazinosu'nun batısında yer alan 2 katlı binada faaliyet göstermiştir. Bu binanın üst katı üyelere hizmet veriyordu. Alt katta 1926 yılından sonra Mersin Ticaret Borsası hizmet vermiştir. Daha sonra alt kat Akşam Sanat Okulu olarak düzenlenmiştir. Bugün bu binanın yerinde 1970 yılında yapılan Mersin Oteli bulunmaktadır.
</div>
<div class="separator" style="clear: both; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZ_wMekaowXxM4yGDsnpICRvShJ97Nu10yhTjSR4s9-7gUPOYWLE1aioXA6QCx3djDZEHPeWhu9PPZ8XLqWX1oOIQCn3I4Aw7hzrg6Ee8ogEyr4VFuOc66aIA_q-jQ3flrgNs95tcUMfI/s1600/MTSO-Eski-Bina-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZ_wMekaowXxM4yGDsnpICRvShJ97Nu10yhTjSR4s9-7gUPOYWLE1aioXA6QCx3djDZEHPeWhu9PPZ8XLqWX1oOIQCn3I4Aw7hzrg6Ee8ogEyr4VFuOc66aIA_q-jQ3flrgNs95tcUMfI/s1600/MTSO-Eski-Bina-2.jpg" height="198" width="320" /></a></div>
<div style="color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieAnWIJvQ-WMvjSfjWTJE1uN97IfX4eCnuZQvejKUJWDv5VhHWbVkHhlZKbC3WA_wZgoJe2XO16mR8ooFEm9C7inkIvgUlGxmORwy4eHwQOk6Q0G0G9cIwqtkBggAktcGzAu2BqzVFDSk/s1600/MTSO-Eski-Bina.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieAnWIJvQ-WMvjSfjWTJE1uN97IfX4eCnuZQvejKUJWDv5VhHWbVkHhlZKbC3WA_wZgoJe2XO16mR8ooFEm9C7inkIvgUlGxmORwy4eHwQOk6Q0G0G9cIwqtkBggAktcGzAu2BqzVFDSk/s1600/MTSO-Eski-Bina.jpg" height="208" width="320" /></a></div>
<div align="justify">
Büyükşehir Belediyesi Taş Binanın hemen doğusunda ve bugünkü Mersin Çarşının tam karşısında yer alan bu binanın yerinde daha önce ünlü Çukurova Bar'ı bulunmaktaydı. Vali Tevfik Sırrı Gür zamanında (yaşanan bazı nahoş olaylar neticesinde) Tüccar Kulübü üyelerinin paralarıyla bizzat Valinin de girişimleriyle bu bina yapıldı. Üst katı Tüccar Kulübü alt katı ise Ticaret ve Sanayi Odası olarak kullanılan bu bina 1986 yılında yetersiz kalması nedeniyle yıktırıldı ve yerine aşağıdaki resimde görülen bina yapılarak hizmete girmiştir.
</div>
<div class="separator" style="clear: both; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; line-height: normal; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlZgXFqtyaOwOIkVneMhLFwEJHCxLbBK6awaFs4hQVyABxAWUGX74ca5ou6PxI8yNj_1-ik4Gb21q1PvA7weNGu27dCrvIQcP1juhV6zbnxOuBxnDCCYLLcyB2CplVmP1JjV1EkR3TTNc/s1600/MTSO-Yeni-Bina.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlZgXFqtyaOwOIkVneMhLFwEJHCxLbBK6awaFs4hQVyABxAWUGX74ca5ou6PxI8yNj_1-ik4Gb21q1PvA7weNGu27dCrvIQcP1juhV6zbnxOuBxnDCCYLLcyB2CplVmP1JjV1EkR3TTNc/s1600/MTSO-Yeni-Bina.jpg" height="179" width="320" /></a></div>
<div align="justify">
Tüccar Kulubü bu binanın en üst katında hizmet vermektedir. Bir dönem 2.katında Deniz Ticaret Odası da bulunmaktaydı. Günümüzde tüm bina Ticaret ve Sanayi Odası hizmet birimlerinden oluşmakta, 4 katta Sanat Galerisi, toplantı ve konferans salonu bulunmaktadır.</div>
</td></tr>
<tr><td><strong><span style="color: red;">--> Blogger'ın Notu</span></strong></td></tr>
</tbody></table>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="justify">
<br /></div>
<div align="justify">
</div>
MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-36358986007639181482007-10-03T17:21:00.000+03:002007-10-03T17:23:53.366+03:00Mersin Konsolosluklar, Vapur Acentaları ve Bugünkü TicaretBu Sayfa Hazırlanmaktadır...MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-42574219875594755452007-10-03T17:15:00.000+03:002007-10-03T17:20:10.698+03:001860 - 1939 Dönemi Ticareti<div align="justify">Mersin Ticari yönden hızlı gelişmiş bir şehirdir. Kurulduğu 1830 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nun Akdeniz'de sahip olduğu birçok ticari bölge ve şehirleri mevcuttu. Bunlar Mersin'in ticari gelişiminde hiçbir etki yapmadığı gibi, kısa bir süre sonra Mersin bu şehirlerin birçoğunu da geçmiştir. </div><p align="justify">Mersin Ticaretinin gelişimi 1860'lı yıllarda başlamıştır. O Tarihlerde yine Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı bulunan Suriye, Lübnan, Mısır ve Adalarla, Kapadokya bölgelerinden gayrimüslim kişiler Mersin'e ticaret maksadı ile akın etmeye başlamışlardır. </p><p align="justify">1860 yıllarda başlayan Amerikan İç Savaşı, pamuk fiyatlarını yükseltmiş, dönemin en büyük pamuk alıcısı olan İngiltere'yi yeni sahalar aramaya itmiştir. İngilizleri, Fransızlar ve Almanlar izlemiştir. Adana ve civarında pamuk üretimi, Mersin'in ticaretinin gelişmesine neden olmuştur. Adana'da ki ilk çırçır fabrikası 1864 yılında Fransızlar tarafından kurulmuştur. </p><p align="justify">Yine 1860 yıllarında Süveyş Kanalının inşaasına başlanması ve büyük miktarda keresteye olan ihtiyaç, özellikle Lübnan ve Mısır'dan kereste ticareti yapmak üzere bir çok kişinin gelip Mersin'e yerleşmesine neden olmuştur. Özellikle 1886'da İstanbul-Bağdat Demiryolu'nun Adana-Mersin bölümünün işletilmeye başlanmas ile Mersin'in ticari hayatı daha da gelişmiştir.<br />Bu yıllarda Mersin şöyle anlatılıyordu: </p><p align="justify">"<em><strong>Kasabanın çarşıları gayet muntazam ve ticari ehemmiyetlidir. İkisi taş, ikisi ahşap olmak üzere dört adet iskelesi olup, Mersin'e yanaşan vapurlara ithal ve ihraç edilen eşyanın kaffesi bu iskelelerden indirilir, çıkarılır. İthalat ve ihracattan Belediye'ce rüsumu muayene alınır. Kasabai mezkure, dahili vilayetten ve Anadolu'dan gelip, vapurlara lthal ve ihraç olunan kaffei emval ve emtea ve saire deve, araba ve beygirlerle tahmilen nakledilir</strong></em>." </p><p align="justify">Yukarıdaki satırlar 1880 tarihli Adana Vilayet Salnamesi'nde yazılmıştır. 1892 tarihli Adana Vilayet Salnamesi de Mersin ticareti hakkında "<strong><em>Nefsi kasaba derununda kırksekiz adet kebir mağaza ve üç hamam, dört otel, beşyüz kadar da esnaf mevcuttur</em></strong>." denilmekte ve bir sonraki yılda da Mersin ticaretinde kerestenin önemli bir yer tuttuğu, bunların el bıçkısı veya su hızarı vasıtasıyla imal edilip, içeride ve dışarıda satıldığı belirtilmiştir. </p><p align="justify">1880 tarihlerinde önemli ihraç malları arasında özellikle pamuk, buğday, arpa, darı, mercimek, burçak, susam gibi maddeler bulunmaktaydı. Bu tarihlerde bir köy olan şimdiki Osmaniye mahallesinde, limon, portakal, şeftali yetiştirilmekte, bir kısmı şehirde tüketilmekte ve bir kısmı da başka yerlere sevk edilmekteydi. </p><p align="justify">1890 yıllarında Mersin'de 85 mağaza, 15 kahvehane, 3 hamam, 5 çeşme ve masara bulunmakta ve ayrıca bazı sanayi mamulleri ile imalinden başka, yün ve pamuktan bez, aba ve şalvar gibi giyecekler imal ediliyordu. </p><p align="justify">Liman'da da malların nakli için 10 adet mavna, 30 küçük filika ve 1 adet buharlı tekne mevcuttu. </p><p align="justify">Mersin'e bu tarihlerde nahiyeleri ile birlikte 49 köy bağlı bulunuyordu. </p><p align="justify">Mersin Ticaret Odası'nın kuruluşu da bu tarihlerdedir.(1886)</p><p align="justify">Aynı yıl bölgede başgösteren kolera salgını nedeniyle 5 ay süre ile gemi trafiği azalmıştır. Bu yılda, Mersin Limanından dış ülkelere 15.230.000 Fr. Frangı değerinde dış satım yapılmış ve aynı yıl 8.528.000 Fr. Frangı değerinde mal ithal edilmiştir. </p><p align="justify">O tarihlerde ihraç edilen mallar, buğday, arpa, yulaf, kereste, pamuk, balmumu, yağlı tohumlar, darı, mısır, mercimek, afyon, kuru üzüm v.s.dir. İthal malları ise; petrol, kalay, kurşun, çelik, bakır, demir, kumaş, kırtasiye, makina, hırdavat, cam eşya, şeker, prinç, sabun, kahve, çay, kibrit, çeşitli içkiler ve diğerleri. </p><p align="justify">I.Dünya Savaşı'na kadar devam eden Mersin'in ekonomik gelişmesi, savaşla birlikte bir durgunluk dönemine girmiştir. 1918 yılından sonra Fransız işgali sırasında bu durgunluk ve gerileme devam etmiştir. Kurtuluş Savaşı'nın ardından, Mersin'in ticaretini elinde tutan Rum, Ermeni ve bunlarla birlikte hareket eden gayrimüslimlerin Mersin'i terketmeleri sonucunda, özellikle Mersin'in dış ticaretini önemli ölçüde olumsuz etkilemiştir. O günleri yaşayan kişilerin anlattıklarına bakılırsa, neredeyse traş olacak berber bile bulamıyorlarmış. </p><p align="justify">Gerek Mersin'de kalan ve ticareti bilen Türk vatandaşı gayrimüslümler ve gerekse Mersin'i terketme gereğini hissetmeyen diğer kişiler ile İstanbul, İzmir gibi bölgelerden Mersin'e gelen tüccarlar, Mersin'de ticari hayatın yeniden gelişmesini mümkün kılmışlardır. </p><p align="justify">Dış Ticareti Mersin'de Gayrimüslimler daha iyi bildikleri için, bu iş kolu tamamen onların elindeydi. Bunlar, Türkçe'den başka en az 2 dil daha konuşuyorlardı ve yıllardır dış piyasalarda tanınmaktaydılar. Dedeleri ve babaları da aynı işi yaptıkları için ailece deneyimliydiler. Memuriyet alamadıkları için yapacak başka işleri de yoktu. </p><p align="justify">Gerek Lübnan ve gerekse İskenderiye'de ticari hayat adeta buranın insanlarının hayatı idi. İşte bu nedenlerle bu kişiler Mersin'in dış ticaretinin haklı olarak tek temsilcisi durumundaydılar. </p><p align="justify">1929 ve 1930 yıllarında Dünya'da başgösteren iktisadi buhran Türkiye'yi de etkilemişti. Bu tarihlerden sonra da eskiden olduğu gibi, Mersin'den yapılan dış satımlar, dış alımlardan daha fazla olmaya devam etmiştir. İthalat ve ihracat konusu ürünler ise yine eski klasik ürünlerdi. </p><p align="justify">Bu yıllarda yapılan ihracatta % 42.17 ile Almanya başta gelmektedir. Almanya'yı sırası ile İtalya, Amerika, Çekoslavakya, Fransa, Romanya izlemektedir. İhracat malları arasında ilk sırayı madenler almaktadır. </p><p align="justify">İthalatta da ilk sıra Almanya'nındır. Bunu İngiltere ve Amerika izler. Mersin'den yapılan dış alımların konusu ise, bakır ürünleri, çay, cam ürünleri, kalay, otomobil yedek parçası, demir-çelik ürünleri, kimyevi maddeler, kahve, benzin, makina ve yedek parçalar, şeker ve pamuklu mensucattır. </p><p align="justify">1939 yılı Eylül ayında patlak veren II.Dünya Savaşı, bütün Türkiye'de olduğu gibi Mersin'de de hayatı olumsuz yönde etkilemiştir.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-8256230265216868392007-10-03T15:50:00.000+03:002007-10-03T16:03:31.640+03:00Mersin'de Haberleşmenin Tarihi<ul><li><div align="justify">Mersin'de İlk Posta ve Telgraf Teşkilatı</div></li><li><div align="justify">Mersin'de İlk Telefon</div></li><li><div align="justify">Mersin ve Televizyon</div></li><li><div align="justify">Mersin Radyosunun Hikayesi</div></li></ul><p align="justify"><strong>Mersin'de ilk Posta ve Telgraf Teşkilatı </strong></p><p align="justify"><strong>Mersin'de Posta teşkilatı:<br /></strong>Mersin'de Posta Teşkilatının kurulduğu kesin tarihi bilemiyoruz. Ancak Mersin'in hızlı gelişen bir ticaret merkezi olduğu gözönüne alınırsa, bu tarihin diğer şehirlerden fazla gecikmiş olabileceği düşünülemez. </p><p align="justify">Mersin'in ilk Postahane binası, tarihi Hükümet Konağı'nın bahçesi içerisinde batı yönünde bulunuyordu. O zamanlar Hükümet Konağı henüz inşa edilmemişti. Konağın inşasının ardından, manzarayı bozmakta olduğu gerekçesiyle yıkıldı ve eski Azak Han'ın karşısında bulunan Emlak İşhanının bulunduğu yerde mevcut binaya taşındı. Bina, iki katlı, ahşap merdivenli, bağdadi yapıda idi. Posta, Post-Restant, Paket gibi servisler aşağı katta ve Telgraf, Telefon ve Müdürlük üst katta bulunuyordu. Daha sonra, şimdiki yerine inşa edilen binaya, daha sonra bunların yerine inşa edilen yeni binasına taşınmıştır. </p><p align="justify">1882 tarihinde Mersin Posta İdaresinde Şevket Efendi adında bir Müdür, Muhammet Efendi adında bir de Türkçe Muhaberat Memuru bulunuyordu. 1883'de kadroya Fotoru Efendi adında bir Fransızca Muhaberat Memuru eklenmiştir. Bundan sonra da ihtiyaç duyuldukça kadro genişletilmiştir. </p><p align="justify"><strong>Mersin'de Telgraf teşkilatı:<br /></strong>Telgraf, diğer teşkilatların aksine, Türkiye'de birçok Avrupa ülkesinden daha önce kurulmuştur. Samuel Mors, telgrafı icat ettiğinde, Abdülmecit tarafından tebrik edilmiş ve kendisine nişan verilmiştir. Hatta Mors Padişah için "İcadımın değerini anlayan ilk Avrupalı kişidir" demiştir. </p><p align="justify">Mucidin ortağı olan Chamberlain, bir telgraf makinesi ile İstanbul'a gelmiş ve uygulama yapmıştır. Ancak Viyana'ya dönerken Tuna nehrinde gemisinin batması sonucu boğularak ölmüştür. Bu da telgraf teşkilatının kuruluşunu biraz geciktirmiştir." </p><p align="justify">İlk telgraf hattı İstanbul-Varna arasında kurulmuş ve kısa sürede bütün ülkeye yayılmıştır. Önceleri Sadaret'e bağlı olarak müstakil bir müdürlük iken, 21 Eylül 1871'de Posta İdaresi ile birleştirilmiş ve adı Posta-Telgraf Nezareti olmuştur. Daha sonra da Dahiliye Nezareti'ne bağlanmıştır. 1870 yılında yalnız Anadolu'da 158 telgraf merkezi bulunuyordu. Bu tarihte Mersin'de Posta ile birlikte "Posta-Telgraf İdaresi" adı altında bir teşkilat mevcuttu. </p><p align="justify"><strong>Mersin'de ilk Telefon </strong></p><p align="justify">Telefon Amerika'da 1877 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Bundan 3 yıl sonra Kombari isimli bir kişi İstanbul ve civarında telefon tesis etmek için imtiyaz istemiş ise de, isteği kabul edilmemiştir. 1881 yılında Soğukçeşme'deki Telgraf İdaresi ile Yenicami'deki Postahane arasında ilk telefon hattı kurulmuştur. Telefonun Türkiye'de kullanımına ise 1908 yılında başlanmıştır. 5 Temmuz 1911 tarihinde Nezaretin adı "Posta Telgraf ve Telefon Nezareti" olmuştur. </p><p align="justify">Mersin'de ilk telefon 1926 yılında manuel sistemde 50 abonelik bir santralle hizmete girmiştir. Bu santralin ilk 11 abonesi ise şunlardır: </p><ol><li><div align="justify">Komisyoncu Mehmet Emin ve Şurekası </div></li><li><div align="justify">Seyrisefain </div></li><li><div align="justify">Sucularlı Hafız </div></li><li><div align="justify">Küçük Osmanzade Hacı Kazım ve Evlatları </div></li><li><div align="justify">Osmanlı Bankası </div></li><li><div align="justify">İstikbal Pamuk Şirketi </div></li><li><div align="justify">Şark Fransız Bankası </div></li><li><div align="justify">Şaşati Biraderler </div></li><li><div align="justify">Sadettin Abdülgani </div></li><li><div align="justify">Mersin Palas Oteli </div></li><li><div align="justify">Ticaret Odası </div></li></ol><p align="justify"><strong>Mersin'de Telefonun Gelişimi </strong></p><p align="justify">1930 yılında santrale 50 abone daha eklenmiş ve sayı 100'e çıkarılmıştır. 1937 yılında 200 çıkan abone sayısı, 1950 yılına kadar santrale ilave yapılmaması nedeniyle aynı kalmıştır. 1950 yılında manuel sistemden otomatik sisteme geçen santralde kapasite 1000 aboneye çıkmıştır. 1000.inci aboneye 295 lira karşılığında 13.01.1950 tarihinde telefon bağlanmıştır. 1990 yılında abone sayısı 100.000'i aşmıştır.</p><p align="justify"><strong>Abone Durumu: </strong>1995 verilerine göre Mersin'de her 100 kişiye 74.1 telefon düşmektedir. Bu sayı 1994 yılında ise 67.7 idi.<br /><br /><strong>Televizyon ve Mersin </strong></p><p align="justify">Yıl 1965, TRT Televizyonunun deneme yayınlarına geçmesi daha çok yıl var. Halbuki Mersin'liler her gece televizyon izleme imkanına sahiptiler. Hem de tek bir istasyon değil. Radyoda kanal arar gibi TV. verici istasyonlarını arayarak. </p><p align="justify">Lübnan'da 2,4,5,7,9 ve 11 kanallardan yayın yapan TV istasyon yayınları Mersin'de rahatça izlenebiliyordu. Tele-Revue, Tele-Orient ve C.L.T. adlı kanalların yayınları özellikle yaz aylarında çok netti. </p><p align="justify">Kıbrıs Rum Televizyonu 6 ve 8 kanallardan Pazartesi hariç hergün yayın yapıyor ve bu yayınlar da rahatça izlenebiliyordu. Basit bir kablo ile Şam'dan yayın yapan Kanal 9 Suriye televizyonu antensiz izlenebiliyordu. </p><p align="justify">Bu sırada Türkiye'de televizyon istasyonu bulunmalı mı bulunmamalı mı tartışılıyordu. Planlama Teşkilatı bunun israf olduğunu düşünüyordu. </p><p align="justify">Mersin'de bu tarihlerde Kamer Sineması açılmıştı. Sinemanın holüne bir alıcı konmuştu. Halk sinema bileti alıyor, fakat film seyretmeyip, holde televizyon seyrediyordu. Bu fotoğrafı ile o tarihlerde Hürriyet Gazetesinde haber olmuştu. </p><p align="justify">Türkiye'de televizyon istasyonlarının kurulmasında gazetelerin bu yayınları ile Arap TV yayınlarının bir hayli etkisi olmuştur. </p><p align="justify">1965 yılında Mersin ve çevresinde 3000 televizyon cihazı olduğu bazı İstanbul gazetelerinde yayınlanmıştı.<br /><br /><strong>Mersin Radyosunun Hikayesi </strong></p><p align="justify">Mersin Radyosunun ilgi çekici bir hikayesi vardır. Amerikalılar Ortaduğu'ya yayın yapmak üzere "Türkiye'nin Sesi" isimli bir radyo istasyonunun kurulmasına karar verirler, ve tabii Türkiye Hükümetinin izni ile bunun Mersin'de gerçekleşmesi için hazırlığa başlarlar. Halen Kazanlı'da bulunan byük anten direği dikilir ve yanına birkaç küçük bina inşa edilir. Radyo için gerekli malzemelerin İskenderun limanına sevkine başlanır. Fakat 1960 Askeri Yönetimi bunun gerçekleşmesine izin vermez ve tesisat olduğu yerde kalır. </p><p align="justify">Adana'da bulunan küçük güçteki İl Radyosunun güçlendirilmesi düşünülmektedir. Ancak anten direkleri o tarihlerde Türkiye'de imal edilmemekte ve parçalar halinde ithal edilip, monte edilmektedir. Bu masraflı bir iş olduğundan Mersin'deki mevcut antenden yararlanılır. 300 Kw gücündeki Radyo İstasyonunun yapımı gerçekleşir. Eksik tesisatlar da bir Japon firması tarafından tamamlanınca istasyon faaliyete geçer. </p><p align="justify">Aslında Adana Radyosu Mersin'e nakledilmemiştir. O minik bir İl Radyosudur ve sadece İl sınırları içerisinde dinlenebilmektedir. Mersin'deki istasyon tamamen yeni bir tesistir ve Adanalılar bunun Adana'ya naklini istemektedirler. Bunun üzerine Mersin'in o tarihteki Valisi Etem Boysan ve birkaç Mersinli TRT'ye uygun bir bina aramaya koyulurlar. Eski Akdeniz Plajı civarında Sami Merze'ye ait bina inşa halindedir. Burası ile birlikte Hastane Caddesi civarındaki Müstahsil Kulübü olarak kullanılan 3 katlı bina TRT ilgililerine gösterilir. Onlar da TRT sokağı adını alacak olan yerdeki binayı uygun bulup 1968 yılında yayına başlarlar. </p><p align="justify">TRT'ye Atatürk Parkı içerisinde arazi tahsis edileceği vaad edilir, fakat bunun gerçekleşmesi mümkün olmaz. Radyonun yeniden Adana'ya nakli gündeme gelir. Hatta Adana'da bu işin gerçekleşmesi için yürüyüşler bile tertiplenir. Başarılı da olurlar. </p><p align="justify">Rahmetli Belediye Başkanı Zeki Ayan, Mehmet Karamehmet'in aracılığı ile TRT Genel Müdürü Adnan Öztrak ile temas kurar ve Genel Müdür Adana'ya nakil kararının Mersinlilerin yer vermemesi nedeni ile alındığını ve uygun yer tahsisi olduğunda kararın değiştirileceğini bildirir. </p><p align="justify">Zeki Ayan, Mersin'e gelerek Atatürk Parkı'nda yer tahsisi için gerekli kararı Belediye'ye aldırır ve Genel Müdür'e iletir. Böylece nakil işleminden vazgeçilir. </p><p align="justify">Ancak bu yer tahsisi gerçekleşmemiştir.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-10210855350559679952007-10-03T15:46:00.000+03:002007-10-03T15:48:56.922+03:00Haberleşme<div align="justify"><strong>Genel Bilgi</strong> </div><p align="justify">Osmanlı Devletinde ilk Posta Nezareti 23.10.1840 tarihinde kurulmuştur. Kuruluştan sonra İstanbul dışında ilk taşra teşkilatı Edirne'de tesis edilmiştir. 1845 yılında Nezaretin taşra teşkilatı 21 Anadolu ve 13 Rumeli'de olmak üzere 34 olmuştur. Bu merkezler arasında posta, tatarlarla taşınmakta idi. 1868'de Posta Nezareti yeni bir çalışma düzenine girmiş, Rumeli'de tatar yolu üzerinde 116, Anadolu'da ise 142 merkez teşkil edilmiştir. Bunlardan 66'sında Posta Müdürleri görev yapıyordu. Posta malzemeleri, adi, taahütlü ve tahriratı mühimme (resmi) ile gazete ve diğer evraklardı. Ekim 1862 tarihinden itibaren havale işlemleri de yapılmaya başlanmıştı. İlk zamanlar, alıcılar mektuplarını postahaneden kendileri alırlardı. 1861 yılından sonra evlere de gidilmeye başlanmıştır. Posta ücreti, gideceği mesafe ve ağırlığı üzerinden hesaplanırdı. Pul kullanılmıyordu. Alınan ücret, memur tarafından zarfın üzerine yazılıyordu. Dünyada pul uygulaması ilk defa 6 Mayıs 1849 yılında İngiltere'de başlamıştır. </p><p align="justify">Osmanlı Devletinde, Posta Teşkilatı kurulmadan önce de, yabancı ülkelerin posta teşkilatları bulunuyordu. Bunlar sonraları da çalışmalarına devam etmiştir. </p><p align="justify">Mersin'de dahi, Avusturya, Rusya ve Mısır'ın Posta teşkilatları mevcuttu. Rusya'nın Mersin'den başka Tarsus'ta da bir teşkilatı vardı. </p><p align="justify">Rusya 1783, Fransa 1740, İngiltere 1832, Yunanistan 1834'de Osmanlı Devletinde Posta Teşkilatı kurma hakkını almışlardır.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-84871559902833188822007-10-03T14:18:00.000+03:002007-10-03T14:20:53.382+03:00Denizyolu - Karayolu - DemiryoluDenizyolu <p>Demiryolu</p><p>Karayolu </p><p>Bu Sayfa Hazırlanmaktadır... İnşallah<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-35673164425774516212007-10-03T14:10:00.000+03:002007-10-03T14:16:25.736+03:00Mersin'de Gazeteler<div align="justify"><strong>Yeni Mersin:<br /></strong>14.7.1928 tarihinde yayına başlamıştır. İmtiyaz sahibi Fuat Akbaş'tır. Pazartesinden dışında hergün yayınlanmaktaydı. Zeytinlibahçe caddesi üzerinde bulunan kendi tesislerinde basılmakta idi. Muhabirleri; Şeref Mutluay ve Rıfat Özavcı'dır. Satış fiyatı 5 kuruş olan gazete, 39-57 cm. ebadında ve 4 sayfa olarak yayınlanıyordu. Fuat Akbaş'ın vefatından sonra bir süre çocukları tarafından yayın hayatına devam eden Gazete, Besim Akbaş'ın ölümünden sonra yayın hayatına son vermiştir. </div><p align="justify"><strong>Ege Gazetesi:<br /></strong>26.8.1932 tarihinde kurulmuştur. 25-52 cm. ebadında, haftada 2, bazen 3 defa çıkmaktaydı. İmtiyaz sahibi, Baş Muharriri ve Genel Yayın Müdürü Hasan Basri Erkmen'dir. Fiyatı 100 para idi. Büyük Hamam karşısında, sonraları Taş Han'daki kendi tesislerinde basılmaktaydı. Politika ve Haber Gazetesi olarak yayınlanıyordu.</p><p align="justify"><strong>İçel Mecmuası:<br /></strong>1.1.1938 tarihinde yayına başlamıştır. 24-32 cm. ebadında, 16-20 sayfa olarak ayda bir yayınlanan bir kültür dergisiydi. Dergi Halkevi tarafından çıkarılmakta ve C.H.P. Matbaasında basılmaktaydı. Fiyatı 10 kuruş olup, imtiyaz sahibi, bilahare Kahramanmaraş milletvekili olan ve o tarihte Mersin Halkevi Başkanı bulunan Mansur Bozdoğan'dır. </p><p align="justify"><strong>Sicilli Ticaret ve Piyasa Gazetesi:<br /></strong>Mersin Ticaret ve Sanayi Odası'nın bir organı olan bu gazete, 15 günde bir yayınlanmakta, 21-41 ebadında olup, Yeni Mersin Matbaasında basılıyor ve üyelere ücretsiz dağıtılıyordu. </p><p align="justify"><strong>İçel Postası:<br /></strong>Haftada iki defa yayınlanmak üzere 2.6.1943 tarihinde kurulmuştur. Sermaye sahibi Fuat Akbaş'tır. İmtiyaz sahibi, Baş Muharriri ve Genel Yayın Müdürü Fehmi Duru'dur. Muharrirleri, Mersin'de Yusuf Ayhan, Silifke'de Remzi Ayhan ve İstanbul'da Şeref Mutluay'dır. İki sayfa olarak 40-50 cm. ebadında yayınlanıyordu ve fiyatı 5 kuruştu. </p><p align="justify"><strong>Akın Gazetesi:<br /></strong>1944 yılında Ata Çelebi tarafından kurulmuştur. Günlük Siyasi Haber Gazetesidir. 34-50 cm. ebadında olup, 4 sayfa olarak yayınlanıyordu. İmtiyaz sahibi ve Baş Muharriri Ata Çelebi, Genel Yayın Müdürü H.Yaşar'dır. Tarsus, Adana, Konya, İstanbul ve Mut'ta muhabirleri bulunuyordu. Ata Çelebi Basım eveinde basılıyor ve 5 kuruşa satılıyordu. </p><p align="justify">Halen Mersin'de tüm İstanbul basınının temsilcileri bulunmaktadır. Mersin Gazetecileri, Mersin Gazeteciler Derneği ve Akdeniz Gazeteciler Derneği olarak örgütlenmişlerdir. </p><p align="justify">Mersin'de yine günlük olarak basılan ve aylık olarak yayınlanan gazete ve dergiler bulunmaktadır. </p><ul><li><div align="justify">Hakimiyet - 1952 </div></li><li><div align="justify">Sonhaber - 1958 </div></li><li><div align="justify">Kurtuluş - 1967 </div></li><li><div align="justify">İçel Ekspres - 1973 </div></li><li><div align="justify">Güney - 1975 </div></li><li><div align="justify">Yenigün - 1982 </div></li><li><div align="justify">Çukurova - 1982 </div></li><li><div align="justify">Özdemir Haber - 1986 </div></li><li><div align="justify">Yüksel - 1985 </div></li></ul><p align="justify">Aylık Dergiler ise şunlardır. </p><ul><li><div align="justify">Hedef - 1985 </div></li><li><div align="justify">Pota - 1987 </div></li><li><div align="justify">Odak - 1989 </div></li></ul><p align="justify"><strong>Ankara - İstanbul Gazeteleri: </strong></p><p align="justify">1930'lu yıllarda Mersin'de İstanbul Gazeteleri tek yerden satılırdı. Şimdiki İhracatçı Birlikleri binasının altında küçük bir dükkanda, Hacı Fehmi adlı bir kişi tüm gazeteler bayiliği yapıyordu. Gazeteler trenle geldiği için ancak üç gün sonra okuyucuya ulaşırdı. 1934 yılında Ulus adını alan Hakimiyeti Milliye, Cumhuriyet, Vakit, Kurun, Akşam, Tan, Son Posta, Karagöz, Köroğlu gibi gazeteler okunuyordu. Köroğlu, Karagöz ve Kurum gazeteleri 3 kuruşa, diğerleri 5 kuruşa satılıyordu. </p><p align="justify"><strong>MERSİN'DE BASIN FAALİYETLERİ</strong> </p><p align="justify">Elimizdeki kaynaklara göre Mersin'de ilk gazete Doğruöz adı ile 1922 yılında yayınlanmıştır. </p><p align="justify">24.7.1928 yılında Yeni Mersin Gazetesi yayın hayatına başlamış ve günlük olarak yayınlanmıştır. </p><p align="justify">1 Ocak 1983'de Halkevi tarafından 16 - 20 sayfalık İçel Mecmuası adlı ilk dergi çıkarılmıştır. </p><p align="justify">Tarihi bilinmemekle beraber Ticaret Odası tarafından Ticaret Sicili ve Piyasa Gazetesi bir süre Mersin Matbaası'nda basılmıştır. </p><p align="justify">1930'lu yıllarda Ankara, İstanbul gazeteleri de trenle üç gün gecikmeli olarak gelmekte ve Mersin'de satılmakta idi. Mersin'de satılan o günkü Ankara, İstanbul gazeteleri, Hakimiyeti Milliye (Ulus), Cumhuriyet, Vakit, Kurun, Akşam, Tan, Son Posta, Karagöz, Köroğlu'dur. </p><p align="justify">Şehrimizde halen yayın hayatını sürdüren mahalli basın organlarımız aşağıda gösterilmiştir. </p><ul><li>Hakimiyet Gazetesi </li><li>Katılım Gazetesi </li><li>Sonhaber Gazetesi </li><li>Mersin Olay Gazetesi </li><li>İçel Ekspres Gazetesi </li><li>Mersin Bulvar Gazetesi </li><li>Güney Gazetesi </li><li>Havadis Gazetesi </li><li>Yeni Gün Gazetesi </li><li>Megapol Gazetesi </li><li>Çukurova Gazetesi </li><li>Mersin Ekonomi-Politika Gazetesi </li><li>Yüksel Gazetesi </li><li>Hedef Dergisi </li><li>İçel Ticaret Gazetesi </li><li>Deniz Ticaret Odası Dergisi </li><li>Mersin Haber Gazetesi </li><li>Yurdakul Dergisi </li><li>Yeni Gazete </li><li>Akdeniz Gazetesi </li><li>Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Haber Gazetesi </li></ul><p> </p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-40276098261462835912007-10-03T11:46:00.000+03:002007-10-03T11:50:39.525+03:00Cumhuriyetten Sonra Eğitim<div align="justify">Yeni Harflerin kabul edildiği 1926 yılında Mersin Merkezinde 7 ilkokul, 1 ortaokul ve bir de kurs mahiyetinde Akşam Ticaret Okulu bulunuyordu. </div><p align="justify"><strong>Çankaya İlkokulu :<br /></strong>Zeytinli Bahçe Caddesinin Silifke Caddesiyle birleştiği yere yakın, halen Bit Pazarının karşısında bulunan bu okul, Mersin'in Rum zenginlerinden Mavromati'ye ait Milli Emlak'a intikal eden binada eğitim yapıyordu. O zamanlar okulun adı "<strong><em>Mevromation Partenagogion</em></strong>" idi. 1930 yılına kadar 5 sınıflı olarak eğitim yapan okul, bu tarihten sonra sadece 4. ve 5. sınıfların okumasına ayrılmış ve alt sınıftaki öğrenciler diğer okullara dağılmıştı. Çok disiplinli bir okuldu. Öğrenciler evlerine üst sınıftan bir öğrencinin gözetimi altında giderlerdi. Okulda haftada bir gün Çarşamba günleri öğleden sonra öğrencilere Okulda mevcut laternadan müzik dinletilirdi. Öğle yemeğinde evine gitmeyen öğrenciler getirdikleri yemekleri ayrı bir salonda ve öğretmen nezaretinde yiyebilirlerdi. </p><p align="justify"><strong>Cumhuriyet İlkokulu :<br /></strong>Bu okul, şimdiki Özel İdare İşhanının bulunduğu yerde idi. Cumhuriyetten önce burası Rum Ortodoks Erkek Okuluydu. Cumhuriyetten sonra Mersin Orta Okulu olarak hizmet vermiş, ortaokul Çakmak Caddesine taşındıktan sonra, ilkokul haline dönüşmüştür. Bu okulun sahip olduğu laboratuar malzemeleri nedeniyle, diğer okullar haftanın belirli günlerinde tatbiki derslerini bu okulda yaparlardı. </p><p align="justify"><strong>Tarla Mektebi :<br /></strong>Bugünkü Salim Güven İlkokulu'dur. İlk adı Cumhuriyet Mektebi'dir. Daha sonra bir tarla ortasında bulunmasından dolayı adı Tarla Mektebi, sonradan da İsmet Paşa İlkokulu olmuştur. Bina Cumhuriyetten önce Gregos adında bir Ermeninin evi iken, sonradan Ermeni Protestan Kilisesi olarak kullanılmıştır. Mersin'de kız ve erkek birlikte öğretim yapılan ilk okullardan sayılır. </p><p align="justify"><strong>Necati Bey İlkokulu :<br /></strong>Daha önceleri Kıbrıs İptidai Mektebi iken sonradan Küçük İlk Mektep ve Necati Bey İlkokulu olarak hizmet vermiştir. Soğuksu Caddesinde bulunan okul 1931 yılında Mersin'deki bütün ilk okullardaki trahomlu öğrencilerin birlikte bulunduğu bir karantina okulu haline getirilmiştir. </p><p align="justify"><strong>Gazipaşa İlkokulu :<br /></strong>Silifke Caddesi üzerinde bulunan bu okul, Hanna Butros adındaki eczacı ve çiftçi bir kişi tarafından 1905 yılında ev olarak yapılmıştır. 1923 yılında Maarif Cemiyeti tarafından kamulaştırılmış ve okul haline getirilmiştir. 12.000 lira olan kamulaştırma bedelinin 5.000 lirasını deniz işleri ile uğraşan Hadra'lar vermişlerdir. </p><p align="justify"><strong>Kurtuluş İlkokulu :<br /></strong>Halk evinin arkasında bugün Çankaya İlkokulu olarak eğitim veren bu okul, Esat Hayık adında bir kişi tarafından 1888 tarihinde ev olarak yapılmıştır. 1923 yılından sonra kamulaştırılarak okul haline getirilmiştir. 1930 yılında Mersin'in bütün okullarında bir tarama yapılmış ve trahomlu çocuklar ayrılarak önce bu okulda sonradan da Küçük İlk Mektep olarak bilinen Necati Bey ilkokulunda okutulmuşlardır.</p><p align="justify"><strong>İnönü İlkokulu :<br /></strong>Mahmudiye Mahallesinde bulunan bu okul bir ara Kız Rüştiyesi olarak hizmet vermiş, sonradan ilkokul olmuştur. 1897 yılında Kız okulu olarak inşa edilmiştir. </p><p align="justify"><strong>Mersin Akşam Ticaret Okulu :<br /></strong>Başka yerlerde bilinmemekle beraber, eskiden Mersin'de Ticaret karşılığı olarak Tecim kelimesi kullanılırdı. Tabelalarda Ticarethane yerine Tecim Evi yazılırdı. Bu okulun adı da "Akşam Tecim Okulu" olarak bilinirdi. Mersin'deki ticarethane ve bankalar gibi, ticari kuruluşlara eleman yetiştirmek amacı ile biraz da kurs mahiyetinde olan bu okul kurulmuştur. Şimdiki Mersin Oteli'nin yerinde bulunan Ticaret ve Sanayi Odası'nın alt katında faaliyette bulunan okul, Ticaret ve Sanayi Odası ile bazı kuruluşların da yardımlarıyla "<strong><em>Halk Ticaret Mektebi</em></strong>" ve "<strong><em>Akşam Ticaret Mektebi</em></strong>" gibi adlarla eğitim ve öğretim yapmıştır. </p><p align="justify"><strong>Mersin Ticari İdadisi - (Yanık Mektep):<br /></strong>Mersin'in kuruluşundan sonra, Rumların ve Ermenilerin Mersin'i terketmeleri, bir Ticaret merkezi olan Mersin'de ticari bilgi noksanlığını ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle Fransız Kumandanlığınca kapatılan Mersin İdadisi'nin yeniden açılması ve fakat bu defa da Ticari Bilgi ağırlıklı olarak eğitim yapması gerekmiştir. Bu durum Atatürk'ün emri ile gerçekleşmiş ve Mersin Ticari İdadi Mektebi ile birlikte, İzmir ve Samsun'da da aynı seviyede birer okul açılmıştır. Mersin Ticari İdadi Mektebi, eski adı ile Özgür, yeni adı ile Yanık Mektep Çocuk Parkı olan yerde 1923 yılında açılmıştır.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-57650985533026504772007-10-03T11:38:00.000+03:002007-10-03T11:44:27.846+03:00Cumhuriyetten Önce Eğitim<div align="justify">Mersin'de eğitimin tarihi gelişimi, ekonomide olduğu gibi süratli olmamıştır. 1885 yıllarında Mersin'de 7 yabancı ve bir o kadar da yerli okul vardı. Ancak o tarihlerdeki yerli ve yabancı nüfus oranına bakılırsa, gelişimdeki gerilik daha bariz bir hal alır. 1885 yılında Mersin Mutasarrıfı olan Nazım Paşa zamanında okulların yaşayabilmesi için, bunlara gelir kaynakalrı aranmış, okulların idaresi derneklerin elinden alınmış ve özel bir komisyona devredilmiştir. Halen Maarif Oteli olan bir bina ve bir iskele yapılmıştır. Bunların geliri ile okulların masrafları ve öğretmenlerin maaşları karşılanmış, ayrıca köylerde birkaç ilkokul yaptırıldığı gibi, Mesudiye mahallesindeki "<strong><em>Kayatepe</em></strong>" ve Mahmudiye mahallesindeki "<strong><em>İnönü</em></strong>" okulları da yaptırılmıştır. </div><p align="justify"><strong>Mersin'de Medreseler:</strong><br />Eskilerde, ülkenin bütün kültür kaynağını Medreseler oluşturuyordu. Buralarda, daha çok, dini bilgiler, mantık, arapça, farsça gibi dersler okutulurdu. </p><p align="justify">Mersin'de ilk medrese 1882 tarihinde Hamidiye Mahallesinde açılmıştır. Tesis tarihinde sadece 4 öğrencisi bulunuyordu. Daha sonraları, Camişerif Mahallesinde de bir Medrese açılmış ise de bunun hakkında pek bilgi bulunamamıştır. Mersin'de bir Medrese bulunduğu zamanlar, Burhan Köyü Medresesinde 20, Mezitli - Meziyetli - Medresesinde 15 ve Bekirde - Bekir Dede - Köyü Medresesinde 6 öğrenci bulunuyordu. </p><ul><li><div align="justify"><strong>Mersin Rüştiyesi:</strong> Eski dönemin okullarından olan Rüştiyeler, İptidai ile İdadi arasında 6 sınıflı okullardı. Ancak Mersin Rüştiyesi 4 yıllıktı. 1872 yılında açılan okulun, ilk kuruluşunda öğretmeni Ahmet Sami Efendi idi ve 24 öğrencisi vardı. Sonradan öğretmen olan Ahmet Hamdi Efendi 1889 yılına kadar öğretmenlik yapmıştır. Bu yıllar arasında öğrenci sayısı 40 - 80 arasında değişmiştir. Mersin Rüştiyesi'nde, Klasik Arapça, Farsça, Tarih, Coğrafya ve Matematik dersleri okutulmaktaydı. 1894 yılında yabancı dil olarak Fransızca dersi okutulmasına da başlanmıştır. </div></li></ul><p align="justify"><strong>İdadi Mektepleri: </strong><br />İdadi Mektepleri, bugünün Lise ayarında yüksek okula hazırlık mahiyetinde okullardı. </p><p align="justify">1919 yılına kadar öğretimine devam eden Mersin İdadisi, Mersin'in Fransızlar tarafından işgalinde, işgal komutanı Bnb. Anfre tarafından kapatılmış ve okul müdürü Nazmi Bey Mersin'den uzaklaştırılmıştır. Okul yeniden öğretime ancak Cumhuriyet'ten sonra başlamıştır. </p><p align="justify"><strong>İptidai Mektepleri:<br /></strong>Mersin'de daha ziyade dini öğretim yapan mahalle okullarının yanısıra aşağıdaki okulların da bulunduğu tespit edilmiştir. </p><ul><li><div align="justify"><strong>Camiatik İptidai Mektebi:</strong> Eski Cami yanında vakıf Binasında bulunuyordu. </div></li><li><div align="justify"><strong>Hamidiye İptidai Mektebi:</strong> Mersin Mutasarrıfı Cemal Bey tarafından 1902 yılında yaptırılmıştır. Kız-Erkek karışık kullanılan ilk okuldur. Müftü Körüsünü geçince sağ taraftaki tek katlı binada öğretim yapıyordu. </div></li><li><div align="justify"><strong>Kıbrıs İptidai Mektebi:</strong> Soğuksu Caddesinde şimdi yıkılmış olan eski Akdeniz Koleji binasında bulunuyordu. </div></li><li><div align="justify"><strong>Şükraniye Kız İptidai Mektebi:</strong> Şimdiki Halk Bankasının arakasında bulunan bir binadaydı. </div></li><li><div align="justify"><strong>Mederi Vatan İptidai Mektebi:</strong> Şimdiki Borsa Sarayı Mevkiinde, eski Halkevi yerindeydi. </div></li><li><div align="justify"><strong>Nümune İptidai Mektebi:</strong> Şimdiki Kayatepe ilkokulundaydı. </div></li></ul><p align="justify">Bu okullarda toplam 408 öğrenci, 8'i bayan olmak üzere 22 öğretmen görev yapıyordu. </p><p align="justify"><strong>Kayatepe İlkokulu:</strong><br />1896 yılında Fehim Paşa'nın Mutasarrıflığı zamanında Maarif Komisyonu tarafından ilk okul haline getirilmiştir. Bir ara kilise olarak kullanıldığı da söylenmektedir. </p><p align="justify">Bir süre Rüştiye, daha sonra İdadi olarak eğitim yapılırken, Mersin işgali sırasında Fransız Askesi Valiliğince Okul kapatılmıştır. 1919 yılında Numune Mektebi olarak yeniden açılmıştır. 1922 yılında okula şehit düşen bir öğretmen adına Şehit Halil adı verilmiştir.</p><p align="justify">Kurtuluş Savaşının sona ermesinin ardından Okula, Batı Cephesinin karargahının bulunduğu yerin adına Kayatepe adı verilmiştir. Mersin'in en eski okulu olarak bilinmektedir. Okul Mesudiye Mahallesinde, sonradan tadilata uğrayan binalarında hizmet vermeye devam etmektedir. </p><p align="justify"> </p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-71287167568275558252007-10-03T10:44:00.000+03:002007-10-03T10:46:48.048+03:00Diabet Merkezi - Özel Hastaneler - Diğer Sağlık Teşekkülleri<div align="justify"><strong>Sosyal Sigortalar Kurumu Hastahanesi:<br /></strong>Mersin Sosyal Sigortalar Kurumu Hastahanesi, 1.4.1954 tarihinde Mersin Çukurova Fabrikası revirinde bir sağlık istasyonu olarak çalışmaya başlamıştır.( Adı geçen fabrika bir yangın neticesi yıkılmış ve şu an yerinde Türkiye'nin en yüksek binası olan 52 katlı Metropol bulunmaktadır.)<br />1.1.1955 tarihinde Mersin İleri İlkokulu arkasındaki Müzeyen Turhan'a ait evde 20 yataklı bir dispanser olarak faaliyete devam etti. </div><p align="justify">1.3.1960 tarihinde Uray Caddesi 21 sokaktaki hastahaneye dönüştürülen Asya oteli binasına yerleşti. Bu hastahanede yatak mevcudu 60 idi. Bugünkü binasına 1960 yılının sonunda geçen hastahane o tarihte 255 yatak kapasitesine ulaşmıştır. 1978 yılında ilave edilne ek poliklinik ile yatak mevcudu 315'e çıkmıştır. </p><p align="justify"><strong>Diabet Merkezi:</strong><br />Dengeli beslenme ve diabet merkezi olarak, Türk Diabet Cemiyeti tarafından Mersin Şubesi tesis edilmiştir. Bu sağlık merkezi hayırsever kişilerin yardımı ile gerçekleşmiştir. Bağış yapanların isimleri Sağlık Merkezinin katlarına ve salonlarına konulmask suretiyle bu asil davranışa minnet ifade edilmiştir. Sağlık Merkezi seçilmiş bir yönetim kurulu tarafından yönetilmektedir. Derneğin Başkanı, bu tesisin açılması ve hizmet vermesinde emeği geçen Dr. Ahmet Aslan'dır </p><p align="justify">Tesis 25.10.1985 tarihinde hizmete girmiştir. Atatürk Lisesi yanında kendi mülkü olan binada hizmet vermektedir. Bir araştırma laboratuarı, uygulama lokantası, 150 kişilik konferans salonuna sahiptir. Modern tıbbi cihazları ve yetenekli personeli ile yalnız diabet yönünden değil, bir çok yönden sağlık hizmeti verebilmektedir. </p><p align="justify">Diabet merkezi bir hayır kurumu olup, kar gayesi gütmediğinden, laboratuar hizmetleri bilhassa yoksul hastalar için çok uygun bulunmaktadır. </p><p align="justify">Mersin'de diğer özel hastaneler, sağlık merkezi ve dispanserler ise şunlardır:<br /><strong>Akdeniz Hastanesi, - </strong>Artık kapanmış durumda<br /><strong>Tanrıöver Hastanesi,<br />Garnizon Sağlık Merkezi,<br />Tenasül Hastalıkları Dispanseri,<br /></strong></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-87565652179089589582007-10-03T10:10:00.000+03:002007-10-03T10:41:48.753+03:00Mersin Devlet Hastanesi<div align="justify">Mersin Devlet Hastahanesi'nin arsası, Yakup Ağa'nın oğlu Hacı Bey (Ömer Lütfi Kutay) tarafından 5 dönüm olarak bağışlanmıştır. Hacı Bey, Belediye Başkanlığı, Mutasarrıflık, Kaymakamlık gibi görevlerde bulunmuş, Milli Mücadelede hizmet etmiş, Müdafayı Hukuk Başkanlığı yapmış bir kişidir. </div><p align="justify">Bugünkü Devlet Hastahanesi inşaatına 1907 yılında başlanmıştır. O tarihte Belediye Başkanı olan Hamit Hayfavi'nin ve halkın yardımları ile devam eden inşaat, Hamit Hayfavi'den sonra Belediye Başkanı olan Hacı Bey'in de Belediyenin mali katkılarını sağlamasıyla 1908 yılında bina tamamlanır. Hastahane ilk açılışında 40 yataklıdır. Bu arada hastahanede tedavi gören bir Avusturyalı, memnuniyetinin ifadesi olarak 100 altın lira bağışta bulunur. Bu para ile binanın bahçe ve çevre duvarları yapılır. </p><p align="justify">1923 yılında Zührevi hastalıklar bölümü ve 1932 yılında Verem bölümü ilave edilir. 1938 yılında Kadın Hastalıkları - Doğum bölümü eklenir. Bu tarihte hastahane 50 yataklıdır ve 1 röntgen cihazına da sahiptir. </p><p align="justify">İkinci Dünya Savaşından sonra Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na bağlanan hastahane Devlet Hastahanesi adını aldı. 1945-1955 yılları arasında inşa edilen hizmet binaları ile genişletildi. Mevcut binalarında 1983 yılına kadar tam teşekküllü bir hastane olarak hizmet veren bina, bugünkü durumu ile modern bir hale gelmiş bulunmaktadır. </p><p align="justify">Daha fazla bilgi için <a href="http://www.mersindevlethastanesi.gov.tr/" target="_blank">Mersin Devlet Hastanesi web sitesini </a>ziyaret ediniz.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-32555640718029938642007-10-03T10:07:00.000+03:002007-10-03T10:09:12.728+03:00Sağlık Kuruluşlarının Kuruluşu ve Gelişimi<div align="justify">19. yy. sonuna kadar Mersin'de bir sağlık kuruluşuna rastlamıyoruz. Yalnızca bir Ermeni doktorla, bir konsoloslukta ayakta tedavi yapılabiliyor. Mersin'de 1892 tarihinde Karantina hizmeti veren bir teşkilat mevcuttu ve Doktor Domineko tarafından işletilmekteydi. </div><p align="justify">1900 yıllarında Mersin ve çevresinde inceleme yapan Dr.Shaffer adlı bir doktor, Cilicie isimli eserinde "<strong><em>Mersin'de birçok Avrupalı ile tanıştım, ki bunlar senenin her mevsiminde sıtmadan muzdariptir</em></strong>." diye yazmış ve kendisinin de Mersin'de kaldığı süre içerisinde cibinlikle yattığını ifade etmiştir. </p><p align="justify">1903 yılındaki resmi kayıtlarda, Tarsus'ta Gureba Hastanesi adında bir hastanenin mevcut olduğunu görüyoruz. Aynı yıl Mersin Belediyesi'nin bir doktor kadrosu da mevcuttur. </p><p align="justify">Bugünkü tespitlerimize göre Mersin'in ilk sağlık teşkilatı, adı sırasıyla Millet Hastanesi, işgal yıllarında Belediye Hastanesi, Memleket Hastanesi ve Devlet Hastanesi olan şimdiki hastanedir. </p><p align="justify"> </p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-9538217556282398512007-10-03T09:26:00.000+03:002007-10-03T09:31:41.592+03:00Azınlıklara ait Okullar ve Amerikan Misyoner Okulları<div align="justify">Genelde nüfus itibariyle fazla olmamalarına rağmen, yabancılar Okul bakımından daha şanslı durumda idiler. Mersin'in gelişmiş bir kasaba olmasından, Cumhuriyete kadar Mersin'deki yabancı okulları şöyle sıralayabiliriz. </div><p align="justify"><strong>Katolik Okulları :</strong></p><ul><li><div align="justify">1854 yılında Kapusan (Cappuchins) ve Marist Rahiplerinin yönettiği Katolik Erkek Koleji öğretime başlamıştır. </div></li><li><div align="justify">1887 yılında Sen Josef (St. Joseph) Rahiplerinin yönetimi altında Katolik Kız Koleji açılmıştır.<br />Her iki kolej, Latin Katolik Kilisesi yapıldıktan sonra da eğitimlerine devam etmişlerdir. </div></li></ul><p align="justify"><strong>Rum Ortodoks Okulları :</strong> </p><ul><li><div align="justify">Erkek Rum Ortodoks Okulu: Şimdiki Özel İdare İşhanının bulunduğu binada öğretim yapıyordu. Burası sonradan ortaokul ve Cumhuriyet Okulu olmuştur. Okulun 8 sınıfı vardı ve 5 öğretmen görev yapıyordu. 1905 yılında 120 öğrencisi vardı. Eğitim Yunanca olup, Türkçe ve Fransızca yabancı dil olarak okutuluyordu. Ayrıca Beden eğitimi dersi de vardı. Okulun yıllık masrafı olan 360-400 Türk lirası, Rum Kardeşlik Derneği tarafından karşılanıyordu. </div></li><li><div align="justify">Rum Ortodoks Kız Okulu: Okulun adı "<strong><em>Mavromation Partenagogogion</em></strong>" idi. Okulun karşısında şimdiki Bit Pazarının yerinde olan Aya Georgiyos kilisesi bulunuyordu. Okulun binasının sahibi Rum zengin Mavromati'ydi. 7 sınıflı olan okulda 200 kız öğrenci vardı, ayrıca bir yuva kısmı da bulunuyordu. 4 öğretmen ve 1 müdürün görev yaptığ okulda, eğitim Yunanca, yabancı dil ise Fransızca'ydı. Okulun bütün giderlerini Konstantin Mavromati adlı zengin Rum karşılıyordu. </div></li><li><div align="justify">Hıristiyan Köyü Rum Ortodoks Okulu: Şimdiki Osmaniye Mahllesinin tamamı Yunanlı Ortodoksların yaşadığı bir bölgeydi. Burada da 30 kız ve erkek öğrencinin ders gördüğü bir lise ve yine aynı miktar öğrencinin bulunduğu karma bir ilkokul vardı. Bu okulların da bütün masrafını Konstantin Mavromati karşılıyordu.<br />Kısa bir anma yapmak gerekirse, Mavromati, Mersin'den bir yere gidip geri döndüğünde şehirde mevcut kiliselerin çanlarını çaldığı anlatılır. Cemaatine bu kadar yardım eden bir kişi için az bile. </div></li></ul><p align="justify"><strong>Ermeni Okulları :</strong></p><p align="justify">Öğrenci sayısı 50 kadar olan iki Ermeni Okulu bulunuyordu. Ayrıca Arapların da bir okulu vardı. </p><p align="justify"><strong>Amerikan Misyoner Okulları :</strong> </p><p align="justify">Misyoner faaliyetleri açısından Türkiye, Asya'nın anahtarıdır diyen Amerikalılar, 1820 tarihinden başlayarak bütün Osmanlı topraklarında Okullar ve Tıp Mekezleri kurdular. 1900 yılında Anadolu'da 378 ilkokul, 33 ortaokul, 3 ilahiyat okulu Amerikalıların yönetimindeydi. Kolejler yarı yüksek okul seviyesinde sayılıyordu. Gaziantep'de Merkezi Türkiye Koleji (1876), Harput Fırat Koleji (1878), Anadolu Koleji-Merzifon (1886), Maraş'da Merkezi Türkiye Kız Koleji (1882), Tarsus'da Aziz Pavlos Enstitüsü (1888), İstanbul Kız koleji (1890), İzmir Uluslararası Koleji (1903), Robert KOleji (1863). Bazı kolejlerde ise Tıp, Eczacılık, Dişçilik, Hukuk ve Mühendislik gibi bölümler bulunmaktaydı. </p><p align="justify">Tarsus Amerikan Koleji : Aziz Pavlos Enstitüsü olarak isimlendirilen Tarsus Amerikan Koleji, halen öğretimine devam eden bir okul olup hayli eski bir geçmişe sahiptir. </p><p align="justify">1885 yılında Kudüs'e hacı olmaya giden New York'lu zengin iş adamı Albay Eliot Shephard, Tarsus'dan geçmiş ve burasını pek beğenmiştir. Burada bir okul açma fikri BFMPC (Pesbyterian Board) adlı misyoner örgütü tarafından desteklenince kuruluş gerçekleşti. Amerikalılardan oluşan bir mütevelli heyet teşkil edilerek, 1887 yılında okulun kuruluş sözleşmesi New York Eyaleti Senatosunca onaylandı. New York'un ünlü 5. caddesindeki Presbyterian Kilisesi Papazı Howard Croslby başkanlığında bir heyet para bulmak için kolları sıvadı. Bu arada kurulduğunda Okulu yönetmek üzere dördü Amerikalı, dördü Ermeni olan bir danışma kurulu teşkil edilerek okulun başına Harutyan S. Cenanyan adında bir ermeninin getirilmesi kararlaştırıldı. </p><p align="justify">22 Kasım 1888 tarihinde Aziz Pavlos Enstitüsü, Tarsus'da 3 öğretmen ve 17 öğrenci ile öğretime açıldı. Harutyan, 1893 yılında Tarsus'dan ve okul yönetiminden ayrıldı. Okula ABCFM Misyoneri olan Dr. Thomas D. Christie Müdür olarak atandı. Bu arada ölen Albay Shepherd, mirasının 100.000 dolarlık bölümünü okula bıraktı. Dr. Christie'nin 27 yıl süren yönetiminde okul gelişti ve mütevelli heyetinin kararı ile 1903 Kasımında okul ABCFM Misyoner yönetimine geçti. </p><p align="justify">Okulda 1895-1896 yılında 7 öğretmen ve 80 öğrenci bulunuyordu. Bunların 65'i Ermeni, 14'ü Rum ve 1'i de Amerikalı idi. 1897 yılında enstitünün ilk beş yılı akademi (lise), ikinci beş yılı Kolej olmak üzere tahsil süresi 10 yıl olarak belirlenmişti. Bu yılda 11 öğretmen ve 137 öğrencisi olan okulun 95 yatılı öğrencisi vardı. Okul ilk mezunların 1893 yılında verdi. 1906 yılında 80, 1915 yılında 163 mezun vermişti. </p><p align="justify">I. Dünya Savaşı sırasında, Tarsus ve Mersin'deki Amerikan Kolejleri ile Tarsus'daki Kız Rahibe Okulu, kültürel yayılma ve casusluk aracı olarak kullanılıyorlardı. 1918 yılında Temmuz ayı ortalarında bir gece yarısı Mersin Limanı açıklarında bir sandalda ele geçen içi belge dolu bir torba ile ilgili soruşturma, kalabalık bir casus örgütünü açığa çıkarmıştı.</p><p align="justify">1890 yılında Tarsus'da Rum Ortodoksların iki erkek, bir kız öğrenciler için olmak üzere üç okulları bulunuyordu.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-58598508206104016302007-10-03T08:47:00.000+03:002007-10-03T08:50:42.660+03:00Mahalle ve Küçük BelediyelerMersin eskiden 8 mahalleden ibaret iken, bugün mahalle sayısı 34 olmuştur. Bu sayının da giderek artacağı muhakkaktır. <p>Bu mahalleler;</p><ul><li>Akbelen,</li><li>Alsancak,</li><li>Bahçelievler,</li><li>Bahçe,</li><li>Barbaros,</li><li>Camişerif,</li><li>Cumhuriyet,</li><li>Çankaya,</li><li>Çavuşlu,</li><li>Çay,</li><li>Çilek,</li><li>Demirtaş,</li><li>Gazi,</li><li>Gündoğdu,</li><li>Hamidiye,</li><li>İhsaniye,</li><li>İnönü,</li><li>Karaduvar,</li><li>Kiremithane,</li><li>Limonluk,</li><li>Mahmudiye,</li><li>Mesudiye,</li><li>Nusratiye,</li><li>Osmaniye,</li><li>Pirireis,</li><li>Portakal,</li><li>Sağlık,</li><li>Selçuklar,</li><li>Siteler,</li><li>Toroslar,</li><li>Tozkoparan,</li><li>Turgut Reis,</li><li>Yeni Mahalle,</li><li>Yenipazar </li></ul><p>Mersin'in ayrıca 89 köyü bulunmaktadır. Bunlardan, Menteş, Çiftlik ve Yalınayak Belediye sınırları içerisine alınmıştır.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-44411185521564784362007-10-03T08:44:00.000+03:002014-04-16T06:50:53.227+03:00Mersin Amblemi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-0nmQ1yB3gmc/U039XopCTsI/AAAAAAAAFds/SUDO1QKQatI/s800/mersin-logo.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-0nmQ1yB3gmc/U039XopCTsI/AAAAAAAAFds/SUDO1QKQatI/s800/mersin-logo.JPG" /></a></div>
Mersin Belediyesi'nin açtığı bir amblem yarışmasında birincilik kazanan eser, 6 Haziran 1975 yılında Mersin Amblemi olarak kabul edilmiştir.<br />
Halen Mersin'in birçok yerinde görülen bu amblemin yaratıcısı Abdullah Taşçı, eseri şu şekilde açıklamaktadır.<br />
"<em>Bir sahil kenti olan Mersin'in baş harfi olan "<strong>M</strong>" harfi, deniz sembolü olan dalga motiflerinin stilize edilerek hem dalga, hem Mersin ifadesinden konuya girdim. Üst tarafta hem güneşin hem de portakalın ortak formu olan küreden faydalandım, ayrıca amblemin bütün formu da en uygun kullanılan form olan daireye dönüştürerek bir bütünlük sağlamaya çalıştım. Amblem göfre (kabartma) ve renkli olabileceği gibi, tek renkli amblemin de gücünün değişmeyeceği kanısındayım</em>" <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-gq68tc7faI8/U02TypPEntI/AAAAAAAAFdY/Pg66Gp-2SCE/s800/mersin-amblemi-karar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-gq68tc7faI8/U02TypPEntI/AAAAAAAAFdY/Pg66Gp-2SCE/s800/mersin-amblemi-karar.jpg" height="311" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5593986145043936567.post-12541945629713335012007-10-03T08:28:00.000+03:002007-10-03T08:32:59.067+03:00Belediye ile ilgili bazı rakamlar<strong>Şehirde Ölüm:</strong> <p>Mezarlık kayıtlarına göre 1985 yılında ölenlerin sayısı 1.482'dir. 1986 yılı içinde bu rakam 1.434'tür. Bunların 182 adeti ölü doğumdur. 0-7 yaş arası 400, 7-15 yaş arası 835'tir. 1987 yılında 2.746, 1988 yılında 3.142, 1989 yılında da 3.248 ölüm olayı gerçekleşmiştir. </p><p>Şehir nüfusunun sağlıksız bir biçimde artmasına rağmen ölüm oranının çok fazla yükselmemesi yine de sevindiricidir. </p><p><strong>Evlenme:</strong> </p><p>1986 yılında Mersin'de 2.620 çift evlenmiştir. Bu rakam 1987 yılında 2.746, 1988 yılında 3.142, 1989 yılında da 3.248 olmuştur. Artış daha ziyade doğu kökenli ailelerden olmuştur.<br /></p>MersinRHhttp://www.blogger.com/profile/15671278652630044062noreply@blogger.com0