Bu Blogda Ara

1860 - 1939 Dönemi Ticareti

Mersin Ticari yönden hızlı gelişmiş bir şehirdir. Kurulduğu 1830 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nun Akdeniz'de sahip olduğu birçok ticari bölge ve şehirleri mevcuttu. Bunlar Mersin'in ticari gelişiminde hiçbir etki yapmadığı gibi, kısa bir süre sonra Mersin bu şehirlerin birçoğunu da geçmiştir.

Mersin Ticaretinin gelişimi 1860'lı yıllarda başlamıştır. O Tarihlerde yine Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı bulunan Suriye, Lübnan, Mısır ve Adalarla, Kapadokya bölgelerinden gayrimüslim kişiler Mersin'e ticaret maksadı ile akın etmeye başlamışlardır.

1860 yıllarda başlayan Amerikan İç Savaşı, pamuk fiyatlarını yükseltmiş, dönemin en büyük pamuk alıcısı olan İngiltere'yi yeni sahalar aramaya itmiştir. İngilizleri, Fransızlar ve Almanlar izlemiştir. Adana ve civarında pamuk üretimi, Mersin'in ticaretinin gelişmesine neden olmuştur. Adana'da ki ilk çırçır fabrikası 1864 yılında Fransızlar tarafından kurulmuştur.

Yine 1860 yıllarında Süveyş Kanalının inşaasına başlanması ve büyük miktarda keresteye olan ihtiyaç, özellikle Lübnan ve Mısır'dan kereste ticareti yapmak üzere bir çok kişinin gelip Mersin'e yerleşmesine neden olmuştur. Özellikle 1886'da İstanbul-Bağdat Demiryolu'nun Adana-Mersin bölümünün işletilmeye başlanmas ile Mersin'in ticari hayatı daha da gelişmiştir.
Bu yıllarda Mersin şöyle anlatılıyordu:

"Kasabanın çarşıları gayet muntazam ve ticari ehemmiyetlidir. İkisi taş, ikisi ahşap olmak üzere dört adet iskelesi olup, Mersin'e yanaşan vapurlara ithal ve ihraç edilen eşyanın kaffesi bu iskelelerden indirilir, çıkarılır. İthalat ve ihracattan Belediye'ce rüsumu muayene alınır. Kasabai mezkure, dahili vilayetten ve Anadolu'dan gelip, vapurlara lthal ve ihraç olunan kaffei emval ve emtea ve saire deve, araba ve beygirlerle tahmilen nakledilir."

Yukarıdaki satırlar 1880 tarihli Adana Vilayet Salnamesi'nde yazılmıştır. 1892 tarihli Adana Vilayet Salnamesi de Mersin ticareti hakkında "Nefsi kasaba derununda kırksekiz adet kebir mağaza ve üç hamam, dört otel, beşyüz kadar da esnaf mevcuttur." denilmekte ve bir sonraki yılda da Mersin ticaretinde kerestenin önemli bir yer tuttuğu, bunların el bıçkısı veya su hızarı vasıtasıyla imal edilip, içeride ve dışarıda satıldığı belirtilmiştir.

1880 tarihlerinde önemli ihraç malları arasında özellikle pamuk, buğday, arpa, darı, mercimek, burçak, susam gibi maddeler bulunmaktaydı. Bu tarihlerde bir köy olan şimdiki Osmaniye mahallesinde, limon, portakal, şeftali yetiştirilmekte, bir kısmı şehirde tüketilmekte ve bir kısmı da başka yerlere sevk edilmekteydi.

1890 yıllarında Mersin'de 85 mağaza, 15 kahvehane, 3 hamam, 5 çeşme ve masara bulunmakta ve ayrıca bazı sanayi mamulleri ile imalinden başka, yün ve pamuktan bez, aba ve şalvar gibi giyecekler imal ediliyordu.

Liman'da da malların nakli için 10 adet mavna, 30 küçük filika ve 1 adet buharlı tekne mevcuttu.

Mersin'e bu tarihlerde nahiyeleri ile birlikte 49 köy bağlı bulunuyordu.

Mersin Ticaret Odası'nın kuruluşu da bu tarihlerdedir.(1886)

Aynı yıl bölgede başgösteren kolera salgını nedeniyle 5 ay süre ile gemi trafiği azalmıştır. Bu yılda, Mersin Limanından dış ülkelere 15.230.000 Fr. Frangı değerinde dış satım yapılmış ve aynı yıl 8.528.000 Fr. Frangı değerinde mal ithal edilmiştir.

O tarihlerde ihraç edilen mallar, buğday, arpa, yulaf, kereste, pamuk, balmumu, yağlı tohumlar, darı, mısır, mercimek, afyon, kuru üzüm v.s.dir. İthal malları ise; petrol, kalay, kurşun, çelik, bakır, demir, kumaş, kırtasiye, makina, hırdavat, cam eşya, şeker, prinç, sabun, kahve, çay, kibrit, çeşitli içkiler ve diğerleri.

I.Dünya Savaşı'na kadar devam eden Mersin'in ekonomik gelişmesi, savaşla birlikte bir durgunluk dönemine girmiştir. 1918 yılından sonra Fransız işgali sırasında bu durgunluk ve gerileme devam etmiştir. Kurtuluş Savaşı'nın ardından, Mersin'in ticaretini elinde tutan Rum, Ermeni ve bunlarla birlikte hareket eden gayrimüslimlerin Mersin'i terketmeleri sonucunda, özellikle Mersin'in dış ticaretini önemli ölçüde olumsuz etkilemiştir. O günleri yaşayan kişilerin anlattıklarına bakılırsa, neredeyse traş olacak berber bile bulamıyorlarmış.

Gerek Mersin'de kalan ve ticareti bilen Türk vatandaşı gayrimüslümler ve gerekse Mersin'i terketme gereğini hissetmeyen diğer kişiler ile İstanbul, İzmir gibi bölgelerden Mersin'e gelen tüccarlar, Mersin'de ticari hayatın yeniden gelişmesini mümkün kılmışlardır.

Dış Ticareti Mersin'de Gayrimüslimler daha iyi bildikleri için, bu iş kolu tamamen onların elindeydi. Bunlar, Türkçe'den başka en az 2 dil daha konuşuyorlardı ve yıllardır dış piyasalarda tanınmaktaydılar. Dedeleri ve babaları da aynı işi yaptıkları için ailece deneyimliydiler. Memuriyet alamadıkları için yapacak başka işleri de yoktu.

Gerek Lübnan ve gerekse İskenderiye'de ticari hayat adeta buranın insanlarının hayatı idi. İşte bu nedenlerle bu kişiler Mersin'in dış ticaretinin haklı olarak tek temsilcisi durumundaydılar.

1929 ve 1930 yıllarında Dünya'da başgösteren iktisadi buhran Türkiye'yi de etkilemişti. Bu tarihlerden sonra da eskiden olduğu gibi, Mersin'den yapılan dış satımlar, dış alımlardan daha fazla olmaya devam etmiştir. İthalat ve ihracat konusu ürünler ise yine eski klasik ürünlerdi.

Bu yıllarda yapılan ihracatta % 42.17 ile Almanya başta gelmektedir. Almanya'yı sırası ile İtalya, Amerika, Çekoslavakya, Fransa, Romanya izlemektedir. İhracat malları arasında ilk sırayı madenler almaktadır.

İthalatta da ilk sıra Almanya'nındır. Bunu İngiltere ve Amerika izler. Mersin'den yapılan dış alımların konusu ise, bakır ürünleri, çay, cam ürünleri, kalay, otomobil yedek parçası, demir-çelik ürünleri, kimyevi maddeler, kahve, benzin, makina ve yedek parçalar, şeker ve pamuklu mensucattır.

1939 yılı Eylül ayında patlak veren II.Dünya Savaşı, bütün Türkiye'de olduğu gibi Mersin'de de hayatı olumsuz yönde etkilemiştir.

Hiç yorum yok: