Bu Blogda Ara

Eski Mersin - Büyük Yapılar

Büyük Yapılar

Burada konu edeceğimiz binaların bir kısmı halen olduğu şekile yakın durumda bulunmakta, bir kısmı değişikliğe uğramış halde ve bir kısmı da artık mevcut bulunmamaktadır.


Hükümet Konağı: İnşa edildiği durumu koruyan nadir eserlerdendir. Mersin 1864 yılında kaza olunca, Hükümet konağının bulunduğu yerde, üstü toprakla örtülü ve Hükümet dairesi olarak kullanılan bir bina bulunuyordu. Zaptiye dairesi de bu binada idi. Mevcut Hükümet Konağı, 1901 yılından sonra inşa edilmiştir. Bunun için Mutasarrıf Cemal bey, şehrin ileri gelenlerini toplamış, yardım çağrısında bulunmuştur. Halk inşaat giderlerine katkıda bulunmuş, Belediye meclisi de, Belediye'nin iskele gelirinin dört yıllığını bu inşaata bağışlama kararı almıştır. Hükümet Konağı, arkasındaki eski hapishane ve jandarma Dairesi ile birlikte 18000 altın liraya mal olmuştur. İnşaat 4 yıl sürmüştür. Mimarlığını, o tarihte Belediye Meclisinde üye olan ve sonrada Belediye Başkanlığı da yapan Abdülkadir Seydavi yapmıştır.


Atatürk Evi: Atatürk caddesi üzerindeki bu güzel yapı, Rum zenginlerinden Mavromati ailesinin damadı olan Christmann isimli kişi tarafından 1897 yılında inşa ettirilmiştir. Christmann, Mersin'de Alman Konsolosuydu ve eskiden bu binaya Palais de Christmann adı veriliyordu. Atatürk'ün 20.01.1925 tarihinde Mersin'e gelmesinden önce ikameti için bir ev aranmış ve bu ev uygun bulunarak Ankara'ya iletilmiş, onlarca da uygun bulununca ev sahiplerine bildirilmiş ve aile gereken izni severek vermiştir. Atatürk ve eşi Latife Hanım'ın kalacakları üst kat boşaltılmıştır. Atatürk bu evde 11 gün kalmıştır. Binada bir süre Toros Koleji bulunmuş ve sonradan Atatürk Evi'ne dönüştürülmek üzere Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılmıştır.

İstasyon Binası: 1886 yılında yapılmış ve yeni gar yapılıncaya kadar Mersin İstasyon Binası olarak kullanılmıştır. Altkatı bilet gişesi ve üst katı Müdür Lojmanı olarak kullanılan basit bir yapıydı.

Çankaya İlkokulu: Şimdiki Bit pazarının karşısındaki binadır. Zengin Rum Mavromati'nin kendi malı olan bu bina, Cumhuriyetten evvel sahibi tarafından "Mavromation Partenagogion Kız Okulu" olarak tahsis edilmiştir. Mermer havuzlu olan ve 1890 tarihinde inşa edilen bu bina, Cumhuriyetten sonra, önce 5 sınıflı İlkokul olarak eğitime açılmış, sonradan sadece 4. ve 5. sınıfların okumasına ayrılmıştır.

Kurtuluş İlkokulu: Vali evi arkasında Kurtuluş Okulu olarak hizmet gören binadır. Esat Hayık adında bir kişi tarafından 1883 tarihinde ev olarak yapılmıştır. 1923 yılında Maarif Cemiyeti tarafından kamulaştırılarak okul haline getirilmiştir.
İsmet Paşa İlkokulu: Bu bina halen birçok değişikliği ile Salim Güven Okulunun bulunduğu binadır. Tarla mektebi olarak anılmış, daha sonra İsmet Paşa Okulu adını almıştır. Son ilaveler hariç tek katlı bir binadır ve zamanında protestan Ermeni Kilisesi olarak kullanılıyordu.
Mersin Ortaokulu: Halen ortaokul olarak kullanılan, Çakmak caddesi üzerindeki bu bina da bir Hıristiyan tarafından 1902 yılında inşa ettirilmiştir. Cumhuriyetten sonra Milli Emlake intikal etmiş ve okul olarak hizmet vermeye başlamıştır.


Gazipaşa İlkokulu: Silifke Caddesi üzerinde, hala ilkokul olarak kullanılan bu binanın aslı 1905 yılında Hanna Butros tarafından ev olarak inşa edilmiştir. 1923 yılında Maarif cemiyeti tarafından 12000 lira bedelle istimlak edilmiştir. İstimlak bedelinin 5000 lirasını gemici Hadra bağışlamıştır.


Çift Kuleli Beton Bina: Atatürk Caddesindeki bu beton bina Nacar Evi olarak bilinir. Vadih Nacar tarafından 1905 tarihinde inşa edilmiştir. İnşa edildiği tarihte kule tepeleri sivri idi. Bina bir süre İtalyan Konsolosluğu olarak kullanılmıştır ve halen ev olarak kullanılmaktadır.


Taş Han: Bina halen eski durumu ile mevcuttur. İlk sahipleri, Mavromati ve Devlet Şuraşı Azalarından Vayvani adlı kişilerdi. 1871 tarihinde inşa edilmiştir. Bu kişilerden Milli Emlake geçmiştir. Bina işhanı olarak kullanılıyordu. Mersin'in işgalinde Mavromati tarafından İngiliz İşgal Kuvvetlerine tahsis edişmiş, İngilizler Mersin'i terkettikten sonra Ermeni lejyonu binaya yerleşmiştir.




Azak Han: Üzerine çaşitli hikayeler anlatılan, yıkılıp yerine inşaat yapılması için gayret sarfedilen bu yapı, evvela kısmen ve sonra da geri kalanı yıkılmak suretiyle yok olmuştur. Bu yapının 14. yüzyıla ait bir eser olduğu da iddia edilmektedir. Ancak tapu üzerinde yapılan incelemelerde arazinin tarihini bulmak mümkün olmuştur. Azak han'ın bugün bulunduğu yerin eski adı Frenk Mahallesidir. Gayrimenkul Marelanbus Şatır adında bir Rumun iken, 1899 yılında Hamdi paşa adında bir kişiye, 1928 yılında da yapıya adını veren Azakzade'lere geçmiştir. Yapıldığında yolcu ve hayvanlarının kaldığı bir han olarak kullanılıyordu. Şehrin iskelesine ve ticari bölgesine yakın bir mevkide olması nedeniyle sonradan tüccar hanı olmuştur. Son malikin eline geçtiği 1986 yılından sonra, Mersin'de Azak han problemi gündeme gelmiştir. Azak han hakkında Anıtlar Yüksek Kurulu, kendi türünün az rastlanan örneklerinden biri olduğu gerekçesi ile korunmaya alınmasına 1974 tarihinde karar vermiştir. Ancak mülk sahibinin mevcut binayı yıkıp 5 katlı inşaat yapmak üzere başvurması 15.5.1987 tarihinde kabul edilince, binanın bir kısmı söküldü, ancak kalan kısmın da çökmesi sonucu bir harabe halini alan bina tamamen sökülüp kaldırıldı.


Askeri Kışla: Bugün etrafı askeri lojmanlarla çevrili olan Kışlanın yerinde eskiden Mısırlı Münassah adındaki bir kişinin çiftliği bulunuyordu. Arazi bu Mısırlı Hıristiyandan İbrahim Nakkaş'a geçmiştir. Deniz acentalığı yapan İbrahim Nakkaş araziyi kışla olmak üzere bağışlamıştır. Kışla 1904 yılında inşa edilmiştir. I. Dünya Savaşı'nda İngilizler Mersin'in bazı yerlerini denizden bombaladıklarında Kışla Binası da hasar görmüştür. Fransızların Mersin'i işgalinde bina tamir edilerek işgal kuvvetlerine tahsis edilmiştir. Cumhuriyetten sonra Mersin'e yerleşen 23. Piyade Alayı II. Dünya Savaşı'na kadar burada görev yapmıştır. Bugün Kışlanın Atatürk Caddesi tarafındaki palmiyeler 1933'lü yıllarda dikilmiş ve yetişinceye kadar askerler tarafından korunmuştur. II. Dünya Savaşı sırasında Deniz Harp Okulu, İstanbul'dan tahliye edilip buraya yerleşmiştir.

Mersin Halkevi: Halk evleri, Türk Ocaklarının lağvından sonra halkın kültür seviyesini yükseltmek amacıyla 23.02.1932 tarihinde Atatürk'ün emri ile kurulmuştur. O zamanlar tek parti olan Cumhuriyet Halk Partisine bağlı idiler. Tevfik Sırrı Gür, Mersin'e vali olunca ilk iş olarak Mersin'e modern bir Halkevi yapma girişiminde bulunarak, bugün Kültür Bakanlığı emrine verilen binayı inşa ettirdi. İnşaata, Şubat 1944 yılında başlanmış ve 29.10.1946 günü törenle hizmete açılmıştır. Bina 1.117.750 liraya mal edilmiştir. Uzmanlar binanın 2.800.000 liraya mal olacağını hesaplamışlardı. Halkevi'nin yapıldığı tarihte, sahne tesisatı ile Türkiye'nin en modern tiyatro salonuna sahipti. Büyük salonlarında, balolar ve düğünler yapılırdı. Dil-Edebiyat, Güzel Sanatlar, Spor, Halk Dersaneleri ve Kurslar, Sosyal Yardım, Kütüphane ve yayın, Köycülük, Temsil, Tarih-Müze gibi komiteler de halkevi bünyesinde faydalı çalışmalar yapmışlardır. Lisan, Dikiş-Nakış, Yağlıboya ve Müzik kurslarına bir çok kişi katılır ve Mersin'li doktorların haftada bir gün fakir halkı bedava muayene ve tedavi etmeleri en beğenilen faaliyetler arasında sayılırdı.

Hiç yorum yok: